Gençlerin korunması için güçlü bir dayanışma ve özveriyle çalışma gerekiyor; bunu hassasiyet sahibi herkes yapacak, yapmalı tabii.

Herkesin bir şekilde şikâyeti var ama şikâyetin gereği olarak yapılacak işlerle ilgili de maalesef bir keşmekeşlik var.

Ailenin, imamın, öğretmenin, sivil toplum kuruluşlarının ve daha başka kurum ve kuruluşların yapacakları yanında, idarenin, yönetimin, hükümetin yapacağı çok şey var.

Genel ahlakı korumada temel teşkil eden evlilikle alakalı büyük kampanyalar ve teşvikler, bu yapılacakların en üst sırasında yer alabilir mesela.

Evlilik, çok övülen bir statü hâline çıkarılmalıdır. “Evlilik sultanlıktır.” şeklindeki bir düşünceden yola çıkarak, pratikte karşılığı olacak adımlar atılmalıdır.

Bekârlığın eksiklik olduğu algısı yerleştirilmelidir. Evlenenin din ve dünya işlerinin tamamlanabileceği olgusu genel kabul görmelidir.

Farkındaysanız, tersini düşünenler veya amaçlayanlar da evlilik yaşını uzatmak isterler; evliliğin bir nevi sorun ve sıkıntı doğurduğunu pompalarlar, “Bekârlık sultanlıktır” algısına asılmaya çalışırlar.

Tabii, olumlu çalışmaların yanında aile ve evlilikle ilgili menfi propaganda yapan bütün yayın, dizi ve filmlere de bir gemlemenin getirilmesi çok önemlidir. Aksi takdirde yapılan olumlu işlerin fazla bir etkisi olamayacaktır.

Gençliği ifsat eden ve dolayısıyla aileyi tehdit eden, netice itibarıyla da geleceğimizi karartmaya yönelik dışarıdan veya içeriden fonlanmış bütün ahlaksızca akınlara dur demek gerekmektedir.

İyi bir nesil, iyi bir eğitimle mümkün olabilecektir. Eğitim müfredatı yanında eğitmenlerin/öğretmenlerin profili çok önemlidir.

Silkelenmek ve kendimize dönmek durumundayız. Bugünlerde akran zorbalığıyla karşılaşmamızın sebebi, aslında eğitimdeki aksaklık ve eksikliklerdendir; tam olarak değerlerimizi aşılayamadığımızdandır.

Ayrıca şu “Ev genci” olgusunun son zamanlarda Türkiye’de revaç bulduğu ifade ediliyor. Bunun yan etkilerini evlilikle izale etmek mümkün olabilecektir.

Sosyal hayattan çekilen bir gencin, evde aileye (anne-babaya) yük olacağı yerde evlilik müessesesiyle yeni bir aile ile sorumluluk alma statüsüne yükselmesi; hem toplumdan izole olma sendromunu hem de “bir şeye yaramaz, evde kalmış” psikolojisini yenmenin en çözümcü yolu olacaktır.

Sokakta avare avare gezip topluma ve memleketin kazanımlarına zarar veren holiganların önüne geçmek için de evlilik en iyi çözüm yolu olabilir.

“Aile Yılı”nda gençleri evliliğe teşvik etmekten ve evliliklere yardımcı olmaktan daha doğal bir durum da olamaz zaten.

Neslimizin korunması, gençlerimizin buhrandan azade edilmesi için evlilik müessesesini tekrardan gündemimizin en üst köşesine yerleştirelim.

Tabii, evlilik için de hemkufiyet/denklik olgusunu da unutmayalım; ama bu başka bir konu, ayrıca işlenebilir.