Lanet, sözlükte “Kovmak, uzaklaştırmak, iyilik ve faydadan mahrum bırakmak” anlamındaki

“la‘n” kökünden türemiş bir isim olup dinî bir terim olarak Allah’ın bağış ve merhametinden uzak bırakılmayı ifade eder. Aynı kökten türeyen mel‘ûn ve laîn kelimeleri “kovulmuş”

mânasına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de Yahudiler Allah’ın (celle celalunun) lânetine neden uğramışlar?

Allah onlara çok büyük nimetler verdi. Bu nimetlerin en büyüğü de vahiy, kitap ve peygamberlik idi. Ama onlar bunu şahsi emellerine alet ettiler. Vahyi insanlığın hizmetine

sunacaklarına kalktılar kavimlerine has kıldılar. Kendilerinin seçilmiş bir kavim olduklarını ileri sürüp kibre kapıldılar. Kendilerini haşa “Allah’ın çocukları”, “Allah’ın milleti” olarak

vasıflandırdılar. Bütün insanları dışladılar. Allah da onlara lanet etti ve nimetini onlardan çekip aldı.

Yine onlar köle olarak bulunuyorlardı. Erkekleri öldürülüyor, kadınları sağ bırakılıyordu. Allah onlara hürriyet verdi. Onları devlet sahibi yaptı. Onlar bu imkanları insanlığın kurtuluşu için kullanmaları gerekirken şahsi menfaatlerine döndüler. Onlara yapılanların aynısını hatta daha da beterini başka milletlere yaptılar. Bu nankörlüklerinden dolayı Allah onlardan devlet nimetini de aldı. Onları lanetledi ve onları bu nimetten uzun yıllar mahrum bıraktı.

Allah onlara helal ve temiz rızıklar verdi. Ama onlar bununla yetinmediler. Dünyalığı kazanma adına harama yöneldiler. Dünyayı faize ve fesada boğdular. Halkları ekonomik kölelere dönüştürmek istediler. Ekinin ve neslin bozulmasına sebep oldular. Hatta bunu bizzat yaptılar. Allah da onları ülke ülke kovdurdu. Rahmet ve merhametinden uzaklaştırıp lanetledi.

Allah onlara zamanında alemlerden üstün kılma şerefi verdi. Okuma yazma, ticaret, nübüvvet, peygamberlik, ilim, hikmet.... adına çok nimetler verdi. Onlar bu nimetlerle insanların arasında üstün bir konuma geldiler. Ama onlar bu konumlarını insanlığın yararına kullanmak yerine dünyayı daha da çekilmez hale getirdiler. Zulüm ve adaletsizliğe alet oldular. Bundan dolayı da Allah’ın laneti bir daha yakalarına yapıştı.

Allah onlara çölün ortasında on iki gözlü bir pınar vermişti. Bunu da gözlerinin önünde bir mucize ile göstermiştir. Ama onlar buna rağmen Allaha ve peygamberine isyan ettiler. Allah çölün ortasında bulutla onları gölgelendirmiş, bıldırcın eti ve kudret helvasını onlara göndermiştir. Ama onlar bununla şükürdar olacaklarına isyankar olmuşlar. Allah bir daha onlara lanetini indirmiştir.

Allah onları denizden ve Firavun’un zulmünden kurtarmıştır. Denizi yarıp on iki yoldan onları çıkarmıştır. Ama onlar kurtulduktan sonra sapıtmışlar. Put yapıp tapmaya kalkışmışlar.

Allah’ın laneti bir daha onları bulmuştur.

Şimdiye kadar yaşadıklarından ders çıkarması gereken bu lanetli kavme Allah bir daha Filistin’de barış içinde yaşamaları için fırsat vermiştir. Ama bugün tekrar bize kendi pis karakterlerini göstererek buna layık olmadıklarını göstermişlerdir. Dolaysıyla tarih tekerrür edecek ve Allah’ın laneti bir daha onların yakalarına yapışacaktır. Çünkü bu Allah’ın vaadidir. Onlar zulme dönerse Allah’ın azabı ve laneti de tekrar onlara dönecektir. Ve bugün

bütün dünya şahit ki onlar tekrar zulme dönmüşlerdir!