Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz, üç mescidden söz eder. Mescidi Haram’a yani
Kabe’nin mekanına “beyti atik/ eski ev” ve “beyti/evim” der. Mescidi Nebevi’ye,
“temeli takva üzere kurulan mescid”, Mescid-i Aksa’ya ise “etrafı mübarek
kılınan mescid” der. Hadisi Şerif’te ise bu üç Mescid’e uzaklardan ziyaret için
varılacağından ve bu üç Mesciddeki namazın kat kat sevabından bahsedilir.
Kabe’nin temelleri de Hz.İbrahim(as) ile oğlu Hz.İsmail(as) tarafından
yükseltildiğine göre, Mescidi Haram’da ve Mescidi Nebevi’de temele, Mescidi
Aksa’da ise havle/etrafa dikkat çekildiği açıktır.
Ayette mealen “etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksa” denirken etraf
diye tercüme edilen “havl” kelimesi oldukça zengin bir anlam yelpazesine
sahiptir. Mesela; çevre, civar, yıl, diyalog, güç, değişim, feraset, hüküm,
iktidar, engel, yetki bunlardan bazılarıdır. Tarihten bugüne Kuds-ü Şerif’in
dünyanın odağında yer aldığı gerçeği, herhalde havl’indeki manaların tümüne
konulan bereketle ilgili olsa gerektir.
Bugün işgal rejimini durdurmak için bir olup harekete geçmeyen İslam
Ülkeleri yönetimlerinin aynı siyonist çetenin aşırı yahudi uçlarının -Allah
muhafaza- Mescidi Aksa’yı yıkıp yerine siyon mabedi yapmaları halinde de sadece
kınamakla yahut geçici öfke nöbetleriyle yetinecekleri böylece ispatlanmış
oldu.
Hamas’ın ta başından beri, ateşkes için ileri sürdüğü şartlar içerisinde
siyonist gaspçıların (yerleşimcilerin) Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlarının
durdurulması da yer alıyor. Yani Hamas’ın 40 bin civarındaki şehidi ve ödediği
bu kadar ağır bedel, iki milyarlık İslam Alemine emanet olan Mescidi Aksa’nın
hariminin çiğnenmemesi içindi. Müslümanların hepsi, orada direnen gruplara ve
sabreden haklara izzet, şeref, haysiyet gibi maddi manevi nice kıymet borçlu.
Siyerde bahsi geçen dönemin yahudi kabileleri yakayı ele verdiklerinde
sadece kendileri değil, işbirliği yaptıkları münafıkları da ele vermişlerdi.
Bugünün azgın siyonistleri de kaçıp gittiklerinde şurada burada kendilerine
karşıymış gibi gözüken niceleri ifşa olacak. Allah’ın izniyle o günler uzak
değildir.
Mescidi Aksa’yı yıkıp yerine siyon tapınağı yapma deliliği demişken Ebrehe
ve ordusunun Kabe’yi yıkma girişimini de hatırlamak gerekir.
Mevdudi (rh) Fil suresinin tefsirinde şöyle der: “Onların keydini
(tuzağını) boşa çıkarmadı mı?”
ifadesindeki keyd, zarar amaçlı gizli plan manasındadır. Ebrehe'nin
60.000 asker ve filler ile Yemen'den Mekke'ye, Kabe'yi yıkmaya gelmesi açık
olduğuna göre burada gizli plan başka idi. Bütün Arapları korkutarak Güney
Arabistan'dan Şam ve Mısır'a uzanan ticaret yolunu ele geçirmek istiyorlardı.
Onlar bu hedeflerini gizli tutmaktaydılar. Kabe'ye saldırmalarının sebebi
zahiren, Arapların kiliseye saygısızlığı gibi gözükse de arka plan farklıydı.”
Demek ki gaye, Mescid’den ziyade onun temeline zarar verecek bir gücün
hakimiyetine müdahale idi. Zira Ebrehe ve fillerle geldiği ordusu, sırf Kabe’yi
yıkmasınlar diye helak edildi denseydi, o zaman Kabe’nin tarihte 11 defa
yıkılmasını açıklamak zor olurdu. Kaldı ki, Abdullah b. Zübeyr(ra) halifeliğini
ilan ettiğinde Emevilerin mancınıkla Kabe’yi taşa tutup yakmaları da öyle
sıradan bir yıkım değildi.
Velhasıl Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi’nin temelinin, Mescidi Aksa’nın
ise çevresinin(yiğitlerinin) imhasına - Allahü alem- takdiri ilahi müsaade
etmez.
Dünün mamutlarını durduran sır, bugünün merkavalarını da durdurdu. Ve
yenilmiş ekin yaprağı gibi askerlerini delik deşik etti.
Ebrehe ile ordusunun hain planı boşa çıkarıldıktan 52 gün sora Alemlere
Rahmetin doğumu gelmişti ki bu viladet, fetihlerin, zaferlerin en büyüğü idi.
Allahümme salli ala seyidina Muhammed.
Şimdi yeni müjdelere vesile olması niyazıyla Mevlid vakti. Kutlu olsun.