İran İslam Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Ayetullah
Reisi ve diğer yetkililerin elim bir helikopter kazasında hayatlarını
yitirmeleri İran’da olduğu gibi İslam dünyasında da üzüntü yarattı. Başta
Pakistan olmak üzere birçok İslam ülkesi yas ilan etti, derin üzüntülerini
belirtti. İnşallah bu elim kaza, Filistin davasına, Gazze direnişine olumsuz
yansımaz. Çünkü Reisi ve ekibi Gazze direnişi konusunda çok hassastılar ve
direnişi desteklemek konusunda tereddüt yaşamıyorlardı.
Reisi, sert bir Amerika, İsrail ve Batı karşıtı bir
liderdi. Hükümetini oluşturan kişiler de öyleydiler. İran’da bazı siyasilerin
dillendirdiği Batı ile ilişkileri yumuşatmak İran’ın ve ümmetin çıkarınadır
söylemlerini asla kabul etmiyordu. O, Amerika’nın liderliğindeki Batının asla
dost olmayacağını, tek yolun direniş olduğunu cesaretle seslendiren ve bu yolda
cesur adımlar atan biriydi.
Merhum Reisi’nin diğer bir özelliği ümmetin vahdetine
inan biri olmasıydı. O yüzden aralarındaki sorunlar ne kadar büyük olursa olsun
İslam dünyasındaki ülkelerle iyi ilişkilerden yanaydı. İslam ülkeleri
arasındaki çatışmaların, ihtilafların, husumetin İslam dünyasına değil,
Amerika’ya ve Batıya yarayacağına inanıyordu.
Reisi döneminde Suriye konusunda başta Türkiye olmak
üzere İslam ülkeleriyle ciddi bir diyaloğa girilmişti. Suriye’de iç savaşın
sona ermesi ve Amerika’nın güdümünde olmayan bir ülkenin tekrar inşası için
büyük çaba sarf ediliyordu.
Yine ilk defa tüm olumsuzluklara rağmen Suudi
Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ciddi bir diyalog ve barış sürecine
girilmişti. Taliban ile olan diyalog da iyi bir seyir izliyordu.
Reisi’nin şiarı İslam dünyasıyla barış, İslam
ülkeleriyle diyalog, İslam dünyasında ihtilaf ve karmaşa yaratmaya çalışan
Amerika ve Batı dünyasına karşı birlik ve vahdet idi.
Bunun en son örneği Azerbaycan ile olan diyalog ve
yakınlaşmaydı. Aliyev yönetimin İsrail ve Amerika yanlısı tüm politikalarına
rağmen Reisi önderliğindeki İran yönetimi sorunu barışçıl bir yöntemle çözme
taraftarı idi. Kaza günü Aliyev ile buluşması ve dostane mesajlar vermesi
kuşkusuz ümmeti umutlandıran, Batıyı ise üzen bir durumdu.
Reisi yönetiminin Kudüs davasına olan bağlılığı ve
başta Gazze olmak üzere direniş güçlerine olan desteği herkes tarafından
bilinen bir gerçekti. Siyonist rejim tarihinde ilk defa başka bir ülke
tarafından doğrudan doğruya hedef alınmıştı. Siyonist rejimi hedef alan ülke
yönetimin başında ise Reisi vardı.
Bu anlamda Reisi İran için, ümmet için, Filistin için
bir kayıp. İnşallah onun yerine gelecek yeni yönetim Amerika ve Batı karşısında
aynı cesaret ve kararlılıkla duracaktır. İslam dünyasının Kudüs davasına
inanmış, cesur liderlere ihtiyacı var. Ulusal çıkarları değil, ümmetin
çıkarlarını önceleyen, ümmetin vahdeti için çabalayan liderlere ihtiyacı var.
Reisi bu özelliklere sahip biriydi. Umudumuz ve
beklentimiz onun yerine geçecek liderin de aynı cesaret ve kararlılıkla Gazze
direnişine, Hizbullah’a, Ensarullah’a destek vermesi ve ümmetin çıkarlarını her
şeyden üstün tutmasıdır.