Korona Virüs salgını sonra dünya medyası gece
gündüz bu virüsle oturup bu virüsle kalkıyor. Adeta bir kıyamet senaryosu
çiziyor. Halklara panik havası, dehşet havası pompalıyor. Sanki yeryüzünde
şimdiye kadar ilk defa bu kadar büyük bir musibet yaşanmış gibi bir görüntü
çiziyor. Daha önce her şey güllük gülistanlıktı sanki…
Oysa dünya halkları, özellikle Müslüman
halklar son otuz, kırk yıldır büyük acılar, çok büyük acılar, toplu kıyımlar,
katliamlar yaşıyor. Korona Virüs salgınında şimdiye kadar dünya genelinde beş
yüz bine yakın insan hayatını yitirdi. Kuşkusuz bu küçümsenecek bir rakam
değil. Yürek burkan bir durum… Ama sadece Irak’ta insanlık düşmanı, büyük
şeytan Amerika tarafından iki milyona yakın suçsuz insan vahşice katledildi.
Virüs salgınıyla oturup onunla kalkan, her gün
vefat eden, hastalanan insanların sayısını düzenli olarak veren dünya medyası,
ülke yöneticileri neden aynı hassasiyetleri emperyalist güçlerin katliamları,
cinayetleri için göstermiyor? Sadece virüsten ölenler mi değerli? Mazlum
halkların hiç mi değeri yok?
Evet, Korona Virüs büyük bir tehdit… İnsanlık
için büyük bir imtihan… Her tür tedbir alınmalı… Lakin Korona Virüs’ten çok
daha büyük bir tehdit olan emperyalist güçlerin vahşet ve katliamları da gündem
olmalı ve bu cinayetleri durdurmanın yolu aranmalı.
Geçen gün Dünya Mülteciler Günüydü. Yılda bir
defa da olsa bazı televizyon kanaları dünyadaki mültecilerin yaşadıkları dramı
ekranlarına taşıdılar. Görüntüler dehşet vericiydi. Yürek yakan, kahreden,
lokmaları boğazda bırakan görüntülerdi.
Hiç
kuşkusuz en büyük virüs, en tehlikeli virüs, en zararlı ve zehirli virüs, en
öldürücü virüs Amerika, İsrail ve diğer emperyalist, sömürgeci, zalim
güçlerdir. Sömürgeci Batı ve kuklalarıdır. Bu şeytani güçler Irak’ta,
Suriye’de, Afganistan’da milyonlarca mazlumu katlettiler. Yemen’de milyonlarca
çocuğu açlık ve hastalıktan öldürdüler. Arakan, Keşmir, Doğu Türkistan ve daha
nice yerleri mazlumlar için birer cehenneme çevirdiler. Ülkeleri yakıp
yıktılar, şehirleri harabeye çevirdiler. Milyonlarca insanı evsiz, barksız,
yurtsuz bıraktılar. İşkence merkezleri, karanlık zindanları ile milyonlarca
mazluma akla hayale gelmeyen zulümler yaptılar.
Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda bile belki
binlerce mazlum bu şeytani güçlerin bombaları, füzeleri altında can veriyordur.
İşkence merkezlerinde insanlığın vicdanını harekete geçirmek için acı dolu
feryatlarıyla yeri göğü inletiyorlardır.
İnsanlık, dünya medyası, yönetimler bu
zulümleri, bu vahşet ve katliamları görmedikçe, mazlumların feryatlarına
kulaklarını tıkadıkları müddetçe, en tehlikeli virüsleri deşifre etmedikleri
müddetçe hiçbir şey düzelmeyecektir. İnsanlık bela ve musibetlerden korunmak
istiyorsa, Allah’ın gazabından emin olmak istiyorsa ikiyüzlülüğü bırakmalı,
acılar içinde yüzen milyonların feryadını duyup dertlerine derman olmalıdır.
Başımıza
gelenler kendi ellerimizle kazandığımız günahlardan ötürüdür. Mazlumların huzur
ve selameti için harekete geçmezsek biz de huzur ve selamet görmeyeceğiz. Kendimizi düzeltir, zalimlerin zulmüne ortak olmaz, mazlumlara yardıma
koşarsak inşallah Allah’ın rahmet ve yardımı da gecikmeyecek, salgın
hastalıklardan, bela ve musibetlerden korunmuş olacağız.
Kim ne derse desin, Korona Virüs ve benzeri
musibetler ilahi birer uyarıdır. Mesaj açıktır. Ya zulüm, günah, sapkınlığa dur
denilecek ya da bela ve musibetlerin yağmur gibi yağmasına rıza
gösterilecektir.