İttifaklarımıza kıyaslarsak ürettiğimiz
ihtilaflar devede kulak bile değiller. İttifaklarımız derya ise ürettiğimiz
ihtilaflarımız havuz olur ancak. İnsan, varlığıyla birlikte yardımlaşma,
fedakarlık, muhabbet, dayanışma, sevme, sayma, bağışlama, elinden tutma gibi
zinciri tarih kadar uzun bu erdemlerde ittifak etmiştir; kimisi kimi zaman amel
etmemişse bile… Yine öldürme, yalan, talan, çalma, iftira, zina, sövme, dövme
gibi zinciri Kabil’e kadar uzatabileceğimiz kadar uzun olan fillerin çirkin
oluşunda da ittifak etmiştir.
Ancak buna rağmen teferruatta ve uygulamada kimi zaman iktidarların hırsı, kimi
zaman insanın zaafı, kimi zaman bilginin sığlığı, kimi zaman içtihadın
isabetsizliği sebebiyle ayrışmalar olmuştur. Bu da çok normaldir. Esasen
insanların farklı düşünmesi de çeşitlilik açısından bir zenginliktir ve olmazsa
olmazımızdır. Ancak esas mesele bu ihtilafları; farklı bakış açısı ve farklı
değerlendirmeyi bir çatışmaya ve düşmanlaşmaya dönüştürmemek. Elbette düşmanı
ve dahlini ayrı tutuyorum.
En vahimi de çoğu zaman bu çeşitliliği farklı düşünce üretenler değil hiç
düşünmeden bu farklılıklara elbise biçen sığ akıllar derinleştirir ve bir
çatışma malzemesi haline getirir.
İhtilaf havuzlarımız çoğu zaman yapay birikimlerimizdir. İhtilaf
havuzumuzu beslesek ne olur? Çapı belli. O havuza girdikçe kirlenir ve
kirletiriz. Taşıma suyu ile beslesek ne olur? Birkaç günlük yalancı duruluk
dışında… Tekrar kirletir ve kirleniriz. Tek cazibesi konforudur. Zira
ihtilaflardan beslenenleri konfora boğuyor iktidar sahipleri.
İttifaklarımız derya kadardır ve gibidir. Bütün insanlığa yetecek kadar çok ve
derindir. Belki sahil biraz taşlıktır, havuz konforu vermiyordur ama özgürlük
ve mutluluğu ufkunun genişliği ve derinliği kadardır deryanın.
Dedik ya ihtilaflar başkasının sermayesidir çoğu zaman. Hamalı ise biz
oluyoruz. Birçok ihtilafta muhalifler barışıkken takipçileri düşmanlaşmıştır
maalesef. Mesela 1500 yıldır tartışa geldiğimiz hilafet meselesi gibi. Hz. Ali;
ihtilafına rağmen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman’a biat etmiştir. Ve elbette
her birinin o meselede stratejik, sosyal, ilmi ve kültürel yanılgıları
olmuştur. Ancak ittifak ettikleri meseleler dünya kadardır ve çoğu zaman
halifeler Hz. Ali’ye danışmıştır. Hz. Ali de destek vermiş omuz vermiştir.
Ancak ümmet 1500 yıldır bu farklı düşünce ve farklı pratiklerden derya kadar
ihtilaf ve düşmanlık üretti. Halen haklı haksızı tartışıyoruz ve bulamadık.
Zira onların da insan olduğunu ve yanılgılara sahip olduklarını atlıyoruz.
Ancak 1500 yıldır ümmeti ortadan böldü bu basit mesele.
Vahyin inmediği ve kendilerine danışılan neredeyse her meselede farklı görüşler
ortaya koymuş, yani ihtilaf etmiştir sahabe; Bedir, Hendek, Uhud savaşlarının
yeri şekli ve stratejisi, esirlerin durumu ve daha birçok meselede olduğu gibi…
Esasen bu çok doğal ve fıtri bir çeşitliliktir. Vazonun odada konulacağı yer
hakkında bile aynı evdekiler kolay kolay örtüşmezler. Zaten bu olmazsa dünyanın
tadı tuzu da olmazdı herhalde. Vazonun yeri için ihtilaf insani bir haslet, bu
ihtilafı kavgaya dönüştürmek şeytani bir tutumdur. Şeytanın sofrasına
yönelmeyedursun insan; iflah olmaz gayrı.
Bugüne kadar sayesinde bir değer ürettiğimiz, bir savaş kazandığımız bir tek
ihtilafımız yoktur. Ama küfür ehli ihtilaflarımızdan dünya kadar
yararlanmıştır. Enerjimizi içerde tüketip zayıf kalmışızdır.
Tek çare her meselede ittifak edemeyeceğimize ittifak etmektir.
0 yorum