Bu yıl da yine
bir eğitim ve öğretim sezonunun sonuna geldik, okul hayatına yine bir üç aylık
ara verildi.
Eğitim ve
öğretim dedik...
Yine umudumuz
dedik gençlere, umutlarımızı yetiştirmek için yıllarca eğitim öğretim diye
haykırıp durduk. Yalnız fark etmeden eğitimden mahrum olmuştuk, şimdi
öğretimden de olduk. Yıllardır neler öğreniyorduk? Hala neler öğreniyoruz?
Yıllardır
birçok şeyin değiştiğine şahit olduk iyisi ile kötüsü ile. Ama bir türlü şu
eğitimin pozitif yönden değişimine şahit olamadık.
Gençlerimiz
kültür diye maneviyatlarından bir hayli uzaklaşırken, bilim diye asıllarını
inkar ederlerken, her geçen gün bu durum daha da kötü bir hal alıyorken
çocuklarımızın aldığı karnelere, kazandıkları üniversitelere ne kadar
sevinilmeli?
Birçok aile
tanırım muhakkak sizler de rastlamışsınız böylelerine, okula gönderirken
tereddüt yaşayanlara, üniversiteye yollarken “doğru mu yapıyorum acaba” diye kara
kara düşünenlere. Ortam ayrı bir tereddüt oluştururken eğitimin ve öğretimin
hakkının verilmeyişi hala büyük sorun diyenlere.
Çok yakın bir
tarihte şahit olduk, evet evet kendi ülkemizde Kur’an-ı Kerim’in tekmelendiğine;
ne de utanç verici bir durum değil mi? Bunun üzerine tekrar tekrar sorulmaz mı
bu okullarda eğitim ve öğretime dair öğretilen ne diye?
Bilim, sanat,
teknoloji öğretim sadece bunlardan ibaret olmuşken (bunların olması geleceğimiz
için gurur verici, sıkıntı sadece bunlardan ibaret kalınması) “eğitim” yanlış bir
kavramadan ibaret kalmışken, çocuklarımızın eve getirdiği karneleri görünce
anlamlı bir mutluluk maalesef ki yaşanılamamakta.
Çağdaş bir ülke
olmak için haykırdığımız her kelime bu gidiş ile boğazımızda düğümlenecektir. Zira
çağdaşlık eğitim ile başlar öğretim ile noktalandırılır, Eğitim ile
başlayamayan bir öğretim hep ünlem ile son bulacaktır ve alınan hiç bir diploma
maalesef ki cehaletin üstünü kapatamayacaktır.