İnsanlık; çıkarcı, despot,
hodbinlerin elinden tarih boyunca çok çekti ve hala çekmeye devam ediyor!
Bugünlerde, kendilerini gökten inmiş gibi gören zırvalardan maalesef
geçilemiyor. Kendi dilinden başka bir dil, kendi ırkından başka bir ırk kabul
etmeyecek kadar ilkel ve çağdışı bu asaletsiz, köksüzlerin elinden ülkenin
çekeceği vardır!
Irkçılık söylem ve dürtüsüyle bu
ülkede 40 yılda neredeyse 50 bin insan öldü/öldürüldü, yetmiyor mu?! ‘Bu dili
konuşamazsınız, bu sözcüğü kullanamazsınız!’ diye tutturduğunuz ve içinden
çıkılmaz sözde bir siyasetin ülkeye nasıl bir faydasının olduğunu izah edecek
izan ve vicdan sahibi tek bir Allah kulu var mı?!
‘Ülke bölünür!’ diye ileriye
atılanların, ülkeye kaybettirdikleri ekonomik ve iktisadi boyutun bugün hangi
seviyelere vardığını görecek gözleri yoksa, artık daha başka delil göstermeye
gerek var mı?! 40 yılda harcanan 3 trilyon dolar parayı göremeyecek kadar kör
olanların bu ülkenin hangi çıkarını gözetledikleri gerçekten merak konusu olsa
gerek!
Kesinlikle, ülkeyi ele
geçireceklerinden sözde endişe duyulan 3-5 tane Arap veya başka ırklardan
gençlerin, sokak ortalarında dövülmeleri, eski çağlardan kalma yaşanan
barbarlığın bir yansıması olsa gerek!
Hangi sosyolojik veri veya
araştırma ortaya koyuyor ki; 82 milyonun yüzde 4-4,5’ine denk gelen bir
Suriyeli mülteci/muhacir nüfus, ülkeyi bölebilecek veya kocaman 82 milyonu
asimile edebilecek?! Doğu veya Güneydoğu illerimizden batı illerimize geçip
yerleşen Kürtlerin çocuklarının büyük çoğunluğunun bugün anadilleri Kürtçeyi konuşamayışları,
aslında etkilenmenin hangi yönlü geliştiğinin açık bir göstergesi değil midir?!
Onun için diyorum ki; ırkçılık
konusunu ısıtıp ısıtıp gündemleştirenlerin, ülkeyi bölmek için didinen dış
mihraklarla ilişkileri mutlaka sorgulanmalıdır/araştırılmalıdır. Bunların
siyasi rant elde etmek için ülkeyi içinden çıkılmaz bir kaosa
sürükleyebilecekleri akıldan ırak tutulmamalıdır. Malum zümrenin, seçim tarihi
yaklaştıkça yabancı düşmanlığı ve ülkenin asli unsurlarından Kürtleri tahrik
üzerinden oy devşirme projeleri olacağı unutulmamalıdır. Bugün, Türklere
düşmanlık üzerinden rant devşirmeye çalışanlar olduğu gibi!
Bunların bu ilkel yaklaşımları
üzerinden siyasi veya sosyal rant sağlamalarının önüne geçmek için adalet ve
hakkaniyet çerçevesinde net ve açık bir tavır ortaya konmalıdır. Kesinlikle
ırkçılık hastalığına müptela olmuşların karşısında sağlam ve kararlı bir duruş
sergilenmelidir.
Ülkenin asli unsurlarından
Kürtlere, onların ana dillerine yönelik saygısızlıkta bulunanların bu ülkenin
körpe dimağlarına aktaracakları herhangi bir ulvi değerleri yoktur! Bunların
öğretmenlik gibi bir eğitim/öğretim alanında mesai harcamaları, müptela
oldukları hastalığı yaymaktan başka bir işe yaramayacağı açıktır!
Malcolm X’in ifadesiyle,
“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.” Bu
hastalık kanser kadar ölümcül, kovid kadar bulaşıcıdır. Bunun tedavisi mümkün
olamıyorsa, müptelası mutlaka izole edilmelidir. Aksi durumda bütün herkesin,
tamamen vücudun bundan elem duyması kaçınılmazdır.
Kesinlikle seçimler yaklaştıkça
bu yarayı kaşıyacaklardır. Mazlum ve mağdurların, ülkesini terk etmek durumunda
kalan garip garibanların dayak yemesinden sevinç duyacak kadar
seviyesizleşenlere ödün verilmemelidir. Bu fitneye teşne olanların hezeyanları karşılık
bulmamalıdır.
Birlikten kuvvet doğar ilkesinden
hareketle iftirak tohumlarını ekmeye çalışanların kuvvetle üzerine üzerine
gidilmelidir. Sulh/barış daha hayırlıdır, diyerek düşmanlık ve kinden fersah
fersah durmanın gayreti içerisinde olunmalıdır.
“…iyilik eder, hoş geçinir ve
sakınırsanız şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır” (Nisa-128)
Rabbim bizi iyilik eden ve hoş
geçinenlerden eylesin inşaAllah! Amin!
0 yorum