24

Din Eğitimi ve temel insan hakları ile özgürlükler anlamında büyük bir açılım olarak ortaokul ve lise öğrencilerine seçmeli bazı ek dersler tercih etme hakkı getirilmişti malum. Temel Dini Bilgiler, Peygamberimizin Hayatı, Kur’an-ı Kerim gibi dini derslerin yanı sıra Kurmançca, Zazaca, Adıgece, Arnavutça, Boşnakça, Gürcüce ve hatta Lazca gibi de yaşayan diller anlamında dersleri alabilme hakkı getirildi. Bu elbette önemli bir adım idi. Önemli bir açılım olacaktı eğer uygulanabilseydi. Ancak öyle olmadı.

Bu yıl da önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında uygulanacak seçmeli derslerin tercih edilmesi süreci başladı. 21 Ocakta da sona erecektir. Öğrencilerin pozitif ilimler ile birlikte manevi değerler anlamında da yetişebilmeleri için konulan dersler çok önemli bir boşluğu kapatacaktı. Aynı şekilde yaşayan dil ve kültürlerin geliştirilmesi, müntesipleri tarafından öğrenilerek yaşatılması ve geleceğe taşınabilmesi için de bu dersler çok değerli idi. Bunun öneminin veliler tarafından da bilinerek gereğinin yapılması ve çocukların tercihlerini bu yönde yapmalarının sağlanması gerekir. Bunun için öncelikle toplumsal bir duyarlılık lazımdır.

Ancak sorumluluğun büyüğü malum, hükümete, Milli Eğitim Bakanlığına ve de okul yöneticilerine düşmektedir. Bu derslerin konulabileceği yönünde yönetmelik yazıp ilgili yerlere gönderilmesi ile olabilecek bir çalışma değildir bu. Türkiye genelinde bu seçmeli derslerden kaç öğrenci istifade edebildi diye bakmak lazımdır. Bilinçlendirme çalışması yapılmasa, velilere bilgi verilmese, okullarda alt yapı oluşturulmasa, gerekli fiziksel ve ilmi alt yapı ile birlikte ihtiyaç duyulan branşlarda öğretmen kadrosu açılıp öğretmen ataması yapılmaz ise bu çalışmanın verimli olması mümkün değildir. Ki şimdiye kadar ki pratik de bunu net olarak ortaya koymaktadır.

Sonra da ilgili yetkililer medyaya efendim biz dersleri koyduk, gerekli yönetmelikleri yazıp yolladık. Ancak okullarda bu derslere talep çok düşük kaldı veya örneğin Kurmançcaya hiç talep gelmedi diyerek sorumluluğu topluma yükleyebiliyorlar.

Türkiye’de kaç tane okulda seçmeli dersler hakkında “veli bilgilendirme masası” oluşturuldu? Ya da okul aile birlikleri üzerinden kaç okulda veliler bu dersler hakkında bilinçlendirildi? Bu hakkınız vardır, talep ederseniz, talep eden öğrenci sayısı 10’u bulursa sınıflar açılacaktır … türünden açıklama yapıldı? Bu soruların cevabı malum, bunlar yapılmadı. Velilerin çoğunun bu derslerden haberleri bile yoktur. Kurmançca, Zazaca veya Arnavutça gibi diller için bir bilgi havuzu, öğretmen yetiştirme süreci veya müfredatlar oluşturuldu mu? Türk Dil Kurumu gibi bu dillerden kaç tanesinin bir müstakil kurumu vardır? Müstakil olması da şart değildir, Türk Dil Kurumu bünyesinde bunlara birer bölüm oluşturulabildi mi? Elbette hayır. Bunların hiç biri yapılmadı.

Okul idarecileri de bu derslerin seçilmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bilgi saklamanın yanı sıra tercih yapıldığında da ipe un serme cihetinden; bu dersi verecek öğretmenim yok, sınıfım yok, talep eden bir tek sizsiniz, bu nedenle sınıf açılmayacak. Boşuna tercih yapmayın gibi engellemelerle bu güne kadar seçmeli ders uygulamasından randıman alınmadı. Bu sözler, bir veli olarak bizzat bana söylenen sözlerdir. Tercih hakkımın engellenmesi nedeniyle suç duyurusunda bulunmakla tehdit ettikten sonra ancak dersleri yazabildim. Ancak uygulatmaya gücüm yetmedi.

Bu konuda yazılacak çok şey var. Ancak uzatmanın anlamı yok. Ciddi bir boşluğu doldurmaya matuf bu uygulamadan verim alınabilmesi ve formalitenin ötesine geçebilmek için hükümet başta olmak üzere MEB’i ve okul idarecilerini samimi olmaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz.

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *