Eğitimde,
bireyi ölçen testlerin farklı farklı sınıflandırmaları var. Bunlar: puanlama,
uygulama, hazırlama, süre ve ölçtüğü özelliklere göre kategorilere ayrılır.
Puanlama bakımından testler ise objektif ve sübjektif testler, diye ikiye
ayrılır. Objektif testlerin içeriğinde ise çoktan seçmeli sınav türü var.
Sübjektif testlerin içerisinde ise sözlü sınavlar vardır. Şimdi bunların
içeriğine biraz değinelim:
Objektif
testler (örnek: Çoktan seçmeli)
Eğer birilerine soru
dağıtılmamışsa sınavlar içerisinde geçerliği ve güvenirliği en yüksek sınav
türüdür. Çok soru sorulduğunda kapsam geçerliliği de yüksektir. Ayrıca
puanlaması da objektiftir. Yani nesneldir, kişiden kişiye değişmez. Yapılacak
sınav, eğer öğrenci için çok önemli ise çoktan seçmeli sınav uygulanır. Gelecek
ile ilgili kritik karar alınacaksa bu sınavın uygulanması yerinde
olacaktır.
Sübjektif
testler(örnek: Sözlü sınav)
Çok zaman alan ve uygulanış
bakımından kullanışlığı en düşük sınav türüdür. Puanlama güvenirliği yoktur,
çünkü özneldir. Geçerliliği, güvenirliği ve objektifliği en düşük sınav
türüdür. Soru sayısı az olduğu için geçerliliği (kapsam geçerliliği) ve
güvenirliği düşüktür. Mülakat da subjektif testler kategorisine giriyor.
Türkiye’de
resmi sınavlar, genel olarak çoktan seçmeli testlerle yapılmaktadır. Ehliyet
sınavından tutun da KPSS'ye kadar ne kadar sınav varsa çoktan seçmeli yöntemle
yapılmaktadır. Ne hikmetse FETÖ ile mücadele adı altında 2016 yılında sözlü
sınav olan mülakat ve güvenlik soruşturması getirildi. Türkiye devleti mülakat
ve soruşturma noktasında sınıfta kalmış bir ülkedir. Geçmişte bunlar tecrübe
edilmiş ve bu uygulamalar, sınava giren adaylara büyük mağduriyetler yaşatmış
ayrıca topluma hiç bir güven de vermemiştir. Şimdi de halkın nabzını
ölçtüğümüzde mülakata güvenilmediğini rahatlıkla görebilirsiniz. Kimin ağzını
açsanız bu mülakat zulmünden şikayetçidir. Kayırmalar yapıldığını
söylemektedirler.
Mülakatın
olduğu yerde liyakat arka planda kalır. Birileri akrabalarından dolayı elenip
veya yükselmesin. Suçun şahsiliği geçerli ise devlet nezdinde “bipli” birisinin
ailesinden başka fertleri cezalandırmak hukuka uymaz, adalete de sığmaz.
Düğünde sıkılan ve nereden
geldiği belli olmayan maganda kurşunu gibi birilerinin senin geleceğin
hakkında söylediği bir kaç sözle ile senin geleceğini bir mülakatta çizmesi
zulümden başka bir şey değildir.
Mülakatlar
iktidarda olanların işine yarar, diye bir algı var. Ama sistemin çarkları
içerisinde menfaatleri için ya da akrabası vardır diye farklı cenahlardan da
kayırmalar yapılsa bile fatura tekrar iktidara kesilir. Bu ülkede mülakatlar
bataklık halini almıştır. Kirli zihniyetler oralardan nemalanmaktadır. Hükümet,
bu noktada kendisine hiçbir faydası olmayan ve kendi hanesine zarar veren bu
mülakat zulmünü kaldırması lazım. Kayırmayı kim yaparsa yapsın fatura, hükümete
kesilecektir. Madem demokratik bir ülkeyiz o zaman KPSS'ye girenleri
dinleyelim. Sınava giren öğrencilerin önüne mini bir anket bırakın. Üç soru
sorun:
Mülakat istiyor musunuz?
Mülakata güveniyor musunuz?
Mülakatın değerlendirmesini nasıl
görüyorsunuz?
Mülakatın,
KPSS'ye giren öğretmen adaylarını ölçme noktasında hiçbir güvenirliği ve
geçerliliği yoktur. 200-275 sorudan geçmiş bir öğretmen adayını, sürpriz 4
soruyla ölçmek hakkaniyetten uzak bir mantıktır. Hele güvenirliği şaibeli ise
bu sınavın türü... Aylarca devlet, mülakat adı altında personelini gereksiz
yere uğraştırmaktadır. Bu sene de yapılan mülakatlar bazı yerlerde online bazı
yerlerde ise yüz yüze yapıldı.
Zarflar içerisinde seçtiğiniz bir
zarfın içerisinde çıkan 4 soruya, 5-10 dakika içinde cevap verip ve buna göre
Ölçme-Değerlendirme yapmak ne kadar sağlıklı sayılır? 2019 yılına kadar da
büyük mağduriyetler yaşattırdı bu mülakat zulmü. Nedeni belli olmayan
sebeplerden dolayı 30 puana kadar insanların puanı kırıldı. Sadece puanlar
değil, gencecik insanların umutları ve hayalleri de yıkıldı. İnsanların bir
ömür boyunca yapmış olduğu çalışma, körlerin elinde heba edildi. Son yıllarda
eskisine nazaran fazla puan kırıklığı yaşanmasa da insanların nezdinde
mülakatın bir güveni yoktur, kalmamıştır. Bu sene tekrar 30 puana kadar
puanların kırıldığı mağduriyetler yaşandı. Yani eski hastalık tekrar
nüksetti.
Bir sınavda şaibe
varsa yetkililer “Şaibe yoktur, her şey güvenli ve objektif bir şekilde
yapılmaktadır.” diye açıklama üzerine açıklama yapmaktan ziyade, onun yerine
köklü bir değişikliğine giderek bu sorunu ortadan kaldırabilirler. Şaibeleri
kökten kaldırmak, toplum nezdinde adalete daha çok yakışan bir eylemdir.
İnsan, adalet
ve liyakat temennisiyle adil günlere doğru kanat çırpmak umuduyla…