Türkiye’nin kronik sorunlarından bir
tanesi de elektrik fiyatlarının yüksekliğidir. Bu durum üretim sektöründen
ulaşıma, çiftçiden esnafa yani 7’den 70’e herkesi ciddi anlamda etkilemekte ve
birçok soruna kaynaklık etmektedir. Üretim sektörünün en önemli girdi
kalemlerinden bir tanesi olan enerji fiyatları piyasanın daralmasına ve arzın
düşmesine neden olduğu gibi hayat pahalılığına ve enflasyona da kaynaklık
etmektedir.
Bu sorun, Doğu ve Güneydoğudaki sulu
tarım yapan çiftçilerin de ızdırabı ve derdidir. Yıllardan beri karın ağrısı
olmaya devam eden soruna çözüm üretilememesi, çiftçilerin bu soruna mahkum
bırakılması, tarımın gelişmesinin ve Türkiye’nin tarım konusunda dışa
bağımlılığının da temel nedenlerinden bir tanesidir.
Son günlerde yine nükseden elektrik
kesintileri, kesilen astronomik cezalar ve elektrik dağıtım şirketlerinin
emrivaki yaptığına dair iddialar sorunu yine gündeme taşıdı. Özellikle Mardin
ve Şanlıurfa’da sorun, ciddi boyutlara çıkarak çiftçilerin yolları kapatmasına
kadar varmıştır.
Kaçak elektrik kullanımının yüksek olduğu
yönünde şikayetlerde bulunan dağıtım şirketleri, borcunu ödemeyen bazı
çiftçilerin trafolarını kaldırarak elektriklerini kesmekte ve böylece sulamayı
engellemektedir. Yani ürünü kurumaya mahkum etmektedir. Kaçak kullanmayan
çiftçilerin de bu süreçte cezalandırıldığı ve toplu elektrik kesintilerinin
yapıldığı görülmektedir.
Bizim yaptığımız araştırmada sorun iki
taraflıdır. Kaçak elektrik kullanımı vardır. Kaçak elektrik kullanmak suretiyle
süreci sabote eden çiftçiler dağıtım şirketlerine de büyük malzeme vermekte ve
onlar da bunu bütün çiftçileri, hatta birçok köyü içine alan bölgeleri
cezalandırmak suretiyle toplu cezalandırmalara gitmektedir.
Öte taraftan dağıtım şirketlerinin
cezalandırmaları şeffaf değildir. Neye göre ve nasıl bir cezalandırma
yaptıklarını kimse bilmemektedir. 90 bin TL gibi büyük meblağlı cezalandırmalar
söz konusudur ki bu cezaların çiftçiler tarafından karşılanması imkansızdır.
Engelleme olmadığı halde istediği saatte trafo başında çiftçiyi bulamayan
dağıtım şirketleri, bunu bir engelleme olarak kabul edip yine cezalandırmaya
gitmektedir. Keyfi, şeffaf olmayan ve denetlenemeyen, aynı zamanda yargıda da
koğuşturması yapılamayan bir süreç yürütülmesi vatandaşı çok rahatsız
etmektedir.
Yargıda da koğuşturulamayan diyorum çünkü
mesele yargıya taşındığında sorun uzun bir sürece yayıldığından ürünler zarar
görmekte, büyük mağduriyetler oluşturmakta ve mağdurların bunu göze almasının
engellenmesi durumu hasıl olmaktadır.
Vatandaşların da dağıtım şirketlerinin de mağduriyetinin önlenmesi esas olmalıdır. Bu nedenle şeffaf, denetlenebilir ve mağduriyeti engelleyici bir çözüm geliştirilmelidir. Öncelikle bağımsız bir araştırma komisyonunun bölgeye intikal ettirilerek sorunların yerinde tespiti çok önemlidir.