481


Bir zamanlar akıllı, ağzından kötü söz çıkmayan bir at çobanı vardı. Akıllı çoban sarayın atlarını dağlarda, kırlarda otlatıyor, onlara gözü gibi bakıyordu.

Akıllı çoban gününün, gecesinin çoğunu çölde, yıldızların altında geçiriyor, saraya çok az uğruyordu.

Yine bir gün çoban atlarını önüne katmış kırlarda dolaşırken uzaktan silahlı, zırhlı, heybet içinde etrafına bakınan bir savaşçı gördü. Önce korktu ama dikkatli bakınca adamı tanıdı.

Atının üzerinde heybetle duran kişi herkesin büyük bir hayranlıkla kendisinden bahsettiği meşhur komutan Dara idi. Dara, saray muhafız birliğinin komutanıydı.

Akıllı çoban Dara’yı görünce çok sevindi, mutlu oldu. Sarayda daha önce birkaç defa onunla karşılaşıp sohbet imkânı bulduğu için kendini yabancı saymıyordu.

Akıllı çoban Komutan Dara’yı yalnız görünce omuzundaki heybeyi bir kenara atıp ona doğru koşmaya, el sallamaya başladı. Mutluluktan ne yaptığının farkında değildi.

Komutan Dara da akıllı çobanı fark etmiş, ona dikkatlice bakıyor, dost mu düşman mı anlamaya çalışıyordu.

Aslında Komutan Dara askerleriyle bu taraflara gelmiş, düzenlediği av partisinde bir geyiği kovalamaya başlayınca onlardan uzak düşmüştü. Atıyla geyiği kovalaya kovalaya çobanın bulunduğu tepeye yaklaşmıştı.

Komutan Dara, elinde sopa olan adamın el kol hareketi yaparak kendisine doğru koştuğunu görünce çobanı düşman sandı. Hemen omuzundaki yayına uzandı. Yayına oku sürdü, çobana doğrulttu.

Çoban, Komutan Dara’nın yayına ok sürüp ona doğrulttuğunu görünce panik içinde bağırdı:

--- Sakin ol komutanım! Ben düşman değilim, sarayın at çobanıyım!

Akıllı çoban komutana yaklaşınca nefes nefese:

--- Bana kıymayın efendim! Dedi. Ne çabuk unuttunuz beni? Sarayda az mı karşılaştık?

Komutan Dara, at çobanına dikkatli bakınca onu tanıdı. Yayını tekrar omuzuna astı. Sonra rahatlamış bir tavırla gülerek konuştu.

--- Be düşüncesiz adam, az kalsın canından oluyordun! Kendini tanıtmadan deliler gibi bana doğru koşmaya başladın. Ben de şüpheye düştüm, az kalsın seni yere mıhlıyordum.

Akıllı çoban kendini toparlamaya çalışarak:

--- Nasıl beni unutursunuz efendim! Dedi. Ben sizi görür görmez hemen tanıdım.

Komutan Dara gülmesini sürdürerek:

--- Neyse ucuz atlattın, dedi. Sana Allah’ın meleklerinden bir melek yardım etmiş olmalı. Yoksa yayımı kurmuştum bile…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *