482


Eski zamanların birinde Tikle lakabıyla meşhur olmuş bir padişah yaşardı. Bu padişahın zengin bir ülkesi vardı. Hazinesi dolu, ordusu kalabalık, halkı müreffehti.

Ancak bu padişah bunların hiç birine önem vermez, yaşadığı sarayı küçümser, halktan biri gibi yaşamaya özen gösterirdi. Dindar, namaz ehli, günahtan kaçan, hak hukuk bilen, adaletli bir padişahtı.

Padişah Tikle halkı tarafından da çok seviliyordu. Onlardan biri gibiydi çünkü. Onların yediğinden yer, içtiğinden içerdi. Debdebe ve şatafattan nefret ederdi. Hele hele adaletiyle dillere destandı. Hiç kimseyi incitmez, adil olmak için didinir dururdu.

Padişah Tikle’nin en önemli özelliklerinden biri de âlim ve Allah dostu insanlarla arkadaşlık etmesi, sık sık kılık değiştirip halkın arasına karışmasıydı.

Yine Padişah Tikle bir gün kılık değiştirmiş, ülkesinin başkentinde, halkın arasında bir yabancı gibi dolaşıyordu. Şehrin sokaklarında, caddelerinde insanlarla durup sohbet ediyor, onların sorunlarını tespit etmeye çalışıyordu.

Padişah Tikle dolaşırken, şehrin kenar mahallelerinden birinde eski, taştan, mütevazı bir mescit gördü. Namaz vaktiydi. Gidip şadırvanda abdest aldı. Sonra mescide girip namaz kıldı. Namaz sonrası herkes camiden çıkmış, ancak siyah sakallı, nurani yüzlü, sarıklı bir genç bir köşeye çekilip ibadetle meşgul olmaya devam etmişti.

Padişah, genci merak etti. Yanına yaklaşıp selam verdi. Genç adam gülümseyerek Padişahın selamına karşılık verdi. Padişah Tikle:

--- Neden sen de herkes gibi dışarı çıkıp rızkını aramıyorsun? Dedi.

Genç adam:

--- Ben dünyadan vazgeçmişim, dedi. Yaşayacağım ne kadar ki? Üç beş günlük dünya hayatı… Bu kısa ömrümü ibadetle geçireceğime neden dünyanın peşinde koşayım? Her şey fani, her şey geçici… Dünyanın dertleriyle uğraşmaya değer mi?

Genç adamın sözleri padişahı derinden sarstı. Derin düşünceler içinde sarayına döndü. Günlerce gencin sözlerini düşündü. Gerçekten her şey boş ve geçiciydi. Saray, padişahlık, her şey gelip geçiciydi. Bu kısa ömür hızla geçip gidiyordu.

Padişah Tikle her şeyi bırakıp bir mescitte inzivaya çekilmeye karar verdi. Bu kararını uygulamadan önce dostu olan bir âlim zatın yanına gitti. Niyetini ona açıkladı.

Yaşlı âlim dünya görmüş, salih, bilge bir kimseydi. Doğru ile yanlışı iyi biliyordu. Padişah Tikle’yi de çok seviyordu. Ona dostça yardımcı olmak istiyordu.

Nur yüzlü yaşlı bilge gülümseyen bir yüzle sakallarını sıvazlayarak:

--- Demek inzivaya çekilmek istiyorsun, dedi.

Padişah Tikle:

--- Evet, diye karşılık verdi.

--- Dünyadan elini eteğini çekmek, dua ve ibadetle meşgul olmak istiyorsun…

--- Evet!

Yaşlı bilge gülümsemesini sürdürerek:

--- Peki, ey padişah! Dedi. Allah senin bu yaptığından memnun olur mu?

Bilgenin sözleri karşısında şaşıran padişah:

--- Memnun olmaz mı? Diye mırıldandı.

Bilgenin ağzından hikmet dolu şu sözler döküldü:

--- Müslüman bir lider Allah’ın kanunları dışında hiçbir kural tanımamalı, ilahi emirler onun için tek ölçü olmalı. Zulümden, haksızlıktan, debdebe içinde yaşamaktan, lüksten kaçınmalı. Halkına iyi davranmalı, onları düşünmeli, onlar için çalışmalı. Kötülükle, günah ve haramla mücadele etmeli, Allah düşmanlarına taviz vermemeli. Allah için sevmeli, Allah için nefret etmeli. Allah’ın dostlarını dost, düşmanlarını düşman edinmeli. Ama…

Padişah heyecanla konuştu:

--- Ama ne?

Bilge âlim sözlerini sürdürdü:

--- Müslüman bir liderin halkını kendi kaderiyle baş başa bırakıp köşesine çekilmeye hakkı yok. Allah bundan razı olmaz. Hem takvalı olmak isteyen bir kimse devletinin başındayken de takvalı olabilir. Senin Peygamberin hem devlet başkanıydı hem de yoksullar gibi yaşardı. O halkını, liderliği bırakıp köşesine çekilmedi. O yüce Peygamber gece namazları kıldığı, günlerini oruçlu geçirdiği gibi atının üzerinde, ordusunun başında cihat meydanlarına da koşardı.

Padişah Tikle ne diyeceğini bilemedi. Boynunu büküp sustu. Bilge adam ayağa kalktı. Padişahın omuzlarından tutup gözlerine baktı. Gülümseyerek:

--- Halkın seni seviyor, dedi. İyi bir insansın. Allah’ın rızasını gözeten bir lidersin. Sen gidersen ve senin yerine kötü, zalim biri gelirse bunun sorumluluğunu nasıl kaldırırsın?

Padişah Tikle bilge âlime hak verdi. İnzivaya çekilmekten vazgeçti. Görevinin başına döndü.

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *