481


Allah’ın peygamberlerinden biri dostlarıyla birlikte bir şehre doğru gidiyordu. Kır yollarından, ağaçların arasından yavaş yavaş yürüyen peygamber etrafındaki dostlarına nasihatler ediyor, onlara tavsiyelerde bulunuyordu.

Peygamber ve dostları şehre doğru giderlerken uzaktan genç bir adam göründü. Belli ki şehirden geliyordu. Keçi bir sakalı olan adam ıslık çalarak saygısızca yürüyordu. Peygamberin yanına gelince durdu. Selam vermeden anlamsızca onlara baktı. Peygamber yumuşak bir sesle:

--- Nerden geliyorsun ey genç? Diye sordu.

Genç adam ilgisizce:

--- Gördüğün gibi şehirden, diye cevap verdi.

Peygamber sorularına devam etti.

--- Peki, geldiğin şehirde ne vardı, ne yoktu? Şehirde neler gördün?

Adam sırıtarak:

--- Hiç sorma! Dedi. Böyle güzel bir şehir görmedim daha. Neler görmedim ki? Eğlence mekanları, kumarhaneler, meyhaneler…

Allah’ın peygamberi sakin bir sesle:

--- Doğru söylüyorsun! Dedi. Sonra yavaşça yoluna devam etti.

Bir müddet sonra başka bir adam uzaktan göründü. O da şehirden geliyordu. Bu ikinci adamın davranışları daha efendiceydi. Güzel bir yüzü vardı. Adam, peygamber ve dostlarının yanına gelince durdu. Nazikçe selam verdi.

Adamın selamını gülümseyerek alan peygamber ona da sordu.

--- Nerden geliyorsun?

--- Şehirden efendim…

---- Geldiğin yerde neler vardı? Neler gördün?

Bu sorular karşısında yüzü mutlulukla parlayan adam:

--- Çok hoş bir yerdi geldiğim şehir! Dedi. Çok iyi insanlarla karşılaştım. Allah’ı seven, dindar insanların oluşturduğu meclisler her yerde vardı. İbadethaneler dolup taşıyordu.

Peygamber onu da onayladı.

--- Doğru söylüyorsun! Dedi. Sonra yoluna devam etti.

Peygamberin bu davranışı karşısında şaşıran dostları merakla sordular:

--- Ey Allah’ın peygamberi, doğrusu şaşırıp kaldık! Her iki adamın anlattıklarını da onayladınız. Bunun hikmeti nedir?

Peygamber ciddi bir sesle şunları söyledi:

--- Birinci adam günahkâr biriydi. Kötüydü. Allah’tan uzaktı. Şehirdeyken hep kötülerle arkadaş olmuş, kötü ve günahkâr insanların gittiği yerlere gitmiş. O yüzden bütün şehri kötü yerlerden ibaret sanıyordu. Kendisine göre dedikleri doğruydu.

--- Ya ikinci adam? Diye sordular dostları.

Peygamber gülümseyerek:

--- Güzel yüzünden de anlamdınız mı? Dedi. O salih, dindar bir insandı. Şehirde dindarların, iyi insanların bulunduğu yerlere gitmişti hep. İyilerle arkadaş olmuştu. O yüzden her yeri iyi mekânlardan, ibadethanelerden ibaret sanıyordu.

Derin bir nefes alan peygamber daha sonra arkadaşlarına dönerek:

--- Siz hep iyilerle birlikte olun! Diye nasihat etti. İyilerle, Allah dostlarıyla, Allah’ı sevenlerle arkadaş olursanız siz de iyilerden olursunuz. Allah’ın sevdiği insanların arasına girersiniz. Yok eğer namaz kılmayan, yalan söyleyen, örtünmeyi istemeyen, ahlakı bozuk insanlarla arkadaş olursanız siz de çok geçmeden onlar gibi olursunuz…

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *