Birkaç ay önce asrımızın en
büyük felaketlerinden birisini yaşadık. Deprem, 11 ilimizi etkiledi. Hatta bazı
yerlerde, yerleşim birimlerimiz adeta haritadan silindi. Ülkede adeta
seferberlik ilan edildi. Hem madden hem de manen bu büyük afeti atlatmamız için
uzun bir zamana ihtiyaç var. Bu yıkımın etkilerini iliklerimize kadar
hissetmekteyiz. Ama öyle anlaşılıyor ki, birileri bu yıkımın acılarını çok
çabuk unutmuşsa benziyor. Yine birileri bu devasa enkazı ortadan kaldırmak için
dünyanın dört bir yanından insanların yürekleri ve maddi güçleri ile katkıda
bulunduklarını unutmuşlar. Yaz ile acılarımızı unutanlar, yaz ayı ile
beraber konser meydanlarında tepinmeye başladılar bile… Sanki 50 binden fazla
insanımız ölmemiş ve yüz binlerce insanımız yaralanmamış ve sakat kalmamış gibi
davranılıyor. Milyonlarca muhacir, tüm varlıklarını ve hatıralarını geride
bırakarak başka bir şehire göç etmemişler gibi… Ülkemizin demografik yapısı bir
anda değişti. Maraş, Adıyaman ve Hatay gibi şehirler adeta haritadan silindi. Evet
tekrar ediyorum; bütün bunlar, bu ülkede yaşandı. Bu yıkımın üstesinden gelmek
için 1 kuruş paraya bile ihtiyaç var iken, belediyelerin kaynakları hoyratça
konserlere ve eğlence etkinliklerine ayrılmaktadır. İnsanlar, çadır ve
konteynerlerde kalırken; milyonlar, konserlere harcanmaktadır. İnsanların
gözyaşları hala kurumamışken tepinmek, hangi ahlaki değerlere sığar? Hani
hepimiz tek bir yürek idik? Kimisi ağlarken, kimisinin evi barkı başına
yıkılmış iken; başka dünyalarda oyun ve oynaşta olan topluluklara, Allah rahmet
nazarı ile bakar mı? Yerdekiler, biri birlerine merhamet etmiyorsa gökten
sağanak sağanak rahmet yağmasını nasıl bekler?
Normal zamanlarda bile konser
gibi etkinlikler belediyenin işi değil iken, böyle bir zamanda belediyelerin
yarışırcasına çılgınca konser rekabetine girişmesi akıl alır gibi değil. Tam
bir akıl tutulması yaşanmaktadır. Derhal belediyelerin konserlere ayırdıkları
bütçelerin bir havuzda toplanması ve bu paranın deprem bölgesindeki
insanlarımızın yaralarının sarılması için seferber edilmesi gerekir.
“Karacaahmet ağlarken Beyoğlu tepinirse” bu ülkenin ortak geleceği ve birlikte
yaşama iradesi yara alır. Tekrar ediyoruz; belediyelerin konser işinden el etek
çekip; imar, bayındırlık ve sosyal işlerle ilgilenmesi gerekiyor. Ama en
azından bu sene kesinlikle bu konser işine son verilmesi gerekir. Halk olarak
talebimiz budur.
Zaten konser işi başlı
başına, hele de bu dönemde ciddi bir israf iken, bu yetmiyormuş gibi halkımızın
değerlerine düşman ve bu halk ile doku uyuşmazlığı bulunan ne kadar sözde
sanatçı varsa, bunlara konser paraları peşkeş çekiliyor. Özellikle bazı AK
Parti belediyelerinin, kendilerine ve seçmenlerine ağır hakaretler eden sözde
sanatçı kostümü giymiş, özde halk düşmanı olan figürleri sahneye çıkarmasının
“Stockholm Sendromu”ndan başka bir izahı olabilir mi?
Halkımızın değerleri ile
kavgalı olan bu figürlerin, halkımızın parası ile finanse edilen halk
konserlerinde ne işi olabilir? Siz hiç CHP’li bir belediyenin, herhangi bir
ilahi ve ezgi sanatçısına konser verdirdiğini gördünüz mü? Artık şu “Stockholm
Sendromu”ndan kurtulma zamanı gelmedi mi? Kimin parasını kime veriyorsunuz?
Nasıl olsa yerel seçimler yaklaştı, bu yerel seçim çalışmalarında hem size hem
seçmenlerinize hem de halkımıza ve değerlerimize küfretme noktasında çıtayı
yükseltmesi için mi avuç avuç para veriyorsunuz?
Biz halkız, sessiz
yığınlarız, bu toplumun harcı ve çimentosuyuz ve milyonlarız.
Çağrımız şudur:
Belediye seçimlerine birkaç
ay kalmış iken, sessiz yığınların sesine kulak verin. Biz milyonlarız ve suyun
akışını tersine çeviren sessiz çığlıkların sahibiyiz.
Biz, “Karacaahmet’i yaşarken siz Beyoğlu’nu yaşarsanız”, bu sessiz çığlıkların sahibi milyonlar da sizi unutur.