Son üç yüzyıldır toplumumuzu
yozlaşma ve ifsad faaliyetleriyle değiştirme-dönüştürme projelerini uygulayan
batılı emperyalistler ile dünya siyonizmi farklı argümanları kullanarak bu
planlarını şeytani bir strateji dâhilinde uygulamaya devam ediyorlar.
Bu planlarında toplumun temel
yapı taşları olan din, ahlaki değerlerimiz örfümüz, geleneklerimiz ve güçlü
aile yapımız ile geleceğimiz olan nesillerimiz hedef tahtasına konmaktadır.
Bunlar yıkıldığında ortada ne toplum ne de devletler kalır. Bu amaçla İslam
toplum ve devletlerinde sürekli olarak farklı oyun ve tuzaklarla kalemizi içten
yıkmaya çabalıyorlar.
Yüzyıllardır dünyayı kan gölüne
çeviren batılı emperyalistler, kuklaları ve devşirdikleri “etki ajanları” ile algı
operasyonları yapılarak; insan hakları, özgürlükler, kadın hakları vb. sözde
insani değerlere sahip örnek ülkeler ve güçler olarak dünya kamuoyuna ve
özellikle İslam coğrafyasına model olarak sunulmaya ve nesillerimiz etkilenmeye
çalışılmaktadır. İnsanlıktan nasibini almamış, insanlık neslinin düşmanı bu
vampirler kamu diplomasisi unsurları olan “yumuşak güç” ve akıllı güç”
unsurlarını kullanarak bu zalim, despot ve kan içici sömürgeci güçleri, bütün
kirli sabıkalarına rağmen insanlığa örnek olarak sunmayı becerebiliyorlar.
Kendi inanç, tarih ve medeniyet
değerlerinden uzaklaşan aşağılık kompleksine müptela olmuş ezik kesimlerde,
sürekli olarak nesillerimize bu aşağılık cani zihniyete sahip güçleri “Batılı
değerler” diye utanmadan melekler gibi masum ve örnek gösterme derdindeler.
İslam toplumlarını ve
devletlerini yıkmak üzere plan kuran bu emperyal güçler, her türlü oyun ve
tertibi kullanarak bu amaçlarını gerçekleştirme yoluna gidiyorlar. Yıllarca
İslam’dan bahseden, İslam’ı anlatan ve yaşamaya çalışan insanlara “yobaz”
diyerek “öcü” olarak gösterdiler. Demokrasi, laiklik vb. safsataları kullanarak
İslam’ı hayattan kaldırma yoluna gittiler. Bu yetmedi, gençlerimizi şeytani
yolları kullanarak İslam’dan uzaklaştırma ve kendi inancına düşman haline getirdiler.
Toplumda içki, kumar, fuhuş, cinsel sapkınlık gibi ne kadar insanlık neslini
ortadan kaldıracak kötülük varsa yaygınlaştırmak için her imkanı kullandılar.
Karşı çıkanları da yobaz, medeniyet düşmanı vs. diyerek ajanları marifetiyle
etkisizleştirdiler. Daha sonra da, kendi ürettikleri sosyal ve kültürel
sorunları çözmek adına bilinçli olarak yanlış reçeteler ile kartopu gibi
sorunları büyütüp İslam toplumlarında kaos ve anarşi yarattılar.
Son yıllarda da toplumun temel
taşı olan aileyi yıkmak için canla başla çalışıyorlar. Bu planlarını
gerçekleştirmek için kadınların iyiliğini istiyorlarmış gibi görünerek
kadınları kullanarak sözde “kadın hakları” ve “kadına şiddet” gibi içini
boşalttıkları sloganlarla kadınlara bal içinde zehir vererek onları kendi
düzenlerinin kölesi yapmaya çalışıyorlar. Onların amacı kadını korumak değil,
aileyi ve toplumlarımızı yıkmaktır. İslam’ın kadına verdiği değeri, Peygamber
efendimizin hadisleri ve uygulamaları ile Kur’an ayetlerinden görüyoruz.
Amaçları halis olsa idi, herkesi İslam ve Peygamber ahlakına uymaya davet
ederlerdi. Ama yok, onlar İslam’dan bahsedilince kırmızı görmüş boğaya
dönüveriyorlar. Gerek kadına yönelik şiddet ve gerekse toplumdaki cinayetlerin
çoğunun ilk sebebinin alkol olduğu belli olmasına rağmen, içkinin ve diğer zararlıların
yasaklanmasından bahsetmezler. Çünkü onların derdi İslam ve Müslümanları
ortadan kaldırmaktır. Ha bu arada, Müslümanlar arasında İslam’a ve peygamber
ahlakına aykırı davranıp kadına el kaldıran yok mudur? Tabi ki istisna da olsa
vardır. Lakin bu durumda bu sorunu çözecek, gerek dini gerekse toplumsal
müesseselerimiz ve dinamiklerimiz mevcuttur. Yüzyıllardır da bu sorunlar Kur’an
ışığıyla çözülüyor. Ancak onlar kendi meş’um dünyalarına bizleri de esir etmek
istiyorlar. İstiyorlar ki, bizim aile yapımızda onların ki gibi bozulsun, huzur
olmasın. Bizim inancımız-örfümüz bize her müşkülü çözme yolunu göstermiştir.
Size ve sizin pislik ideoloji ve yaşam tarzınıza ihtiyacımız yoktur… (Devam
edecek…)