Şeyh Said’e yönelik karalama, iftira ve hakaretler hiç durmuyor. Kiralık,
satılık kalemler, halk düşmanı politikacılar bu mübarek kıyamı kötü göstermek,
yanlış tanıtmak için atılmadık iftira bırakmadı. Akla gelebilecek her türlü
yalan, iftira ve algı ile Şeyh Said karalanmak istendi. Gözden düşürülmek
istendi. Unutturulmak istendi. Merhum Necip Fazıl’ın tabiri ile resmi tarih
balığın tırmandığı ağacı ballandıra ballandıra anlattı. Nabza göre şerbet
verildi. İç kamuoyuna milliyetçi, Kürtçü diye tanıtıldı. Batıya irticacı
olduğu, din devleti peşinde olduğu söylendi.
Doksan yedi yıldır gösterilen tüm çabaya rağmen Şeyh Said ve davasına
olan ilgi, muhabbet her geçen gün daha da artıyor. Şeyh Said’in mübarek kanı
sönmeyen bir meşale gibi özgürlük âşıklarının, imanlı halkın, mazlumların
yolunu aydınlatmayı sürdürüyor.
Gösterilen çaba beyhudedir. Şeyh Said ve davası halka mal olmuş, halk
tarafından sahiplenilen bir davadır. Bu ülkenin Müslüman halkı Şeyh Said’in
anısına asla ihanet etmeyecek, hatırasını gönlünden silmeyecek, ona olan sevgi
ve muhabbetini terk etmeyecek.
Halkın seçtiği iktidar, halka rağmen, halkı hiçe sayarak rejimin tarihsel
hatalarını sahiplenmemeli, Kemalistlerin cinayetlerini görmezden gelerek halkla
arasında kalın duvarların örülmesine neden olmamalı. Şeyh Said sönmeyecek bir
meşaledir. Bu meşaleyi söndürmeye kimsenin gücü yetmez. Şeyh Said
canı pahasına, dünyasını kaybetme pahasına, tüm varlığıyla kendini halkın
imanını kurtarmaya adadı. Halkın din ve namusunun ayaklar altında çiğnenmemesi
için İmam Hüseyin misali neyi varsa ortaya koydu. Sadece kendisinin canını
değil, ailesinin bile canını, varlığını tehlikeye attı.
O yüce insan İslam’ın namusunu korumak için her şeyi göze aldı. O dedesi
İmam Hüseyin gibi, “Ey Kılıçlar! Muhammed’in dini ayakta kalacaksa alın beni,
doğrayın bedenimi!” diye haykırdı.
Onun yakın dostlarının, akrabalarının, torunlarının anlattığı gibi kıyam
günlerinde etrafındaki insanlara hep İmam Hüseyin’den örnek veriyor, Onun
yolundan gideceğini haykırıyordu.
Şeyh Said, bu ülkenin, bu halkın en büyük değerlerinden, kahramanlarından
biridir. Onu görmezden gelmek, Ona bir mezarı bile çok görmek, çirkin algılarla
gözden düşürmeye çalışmak her şeyden önce bu ülkenin halkına saygısızlıktır.
Bu büyük kahramanın bize kalan maddi tek mirası olan mezarının bir an
önce ortaya çıkarılması, mezar yerinin açıklanması gerekmektedir. Şeyh Said’in
mezar yerinin bulunup ziyarete açılması bu halkın ve bu bu halkın oylarıyla
seçilmiş iktidarın boyunlarına yüklenmiş büyük bir görevdir, büyük bir
sorumluluktur.