İşgalci israil, gerek Dimona gerek diğer nükleer santrallerini ne Uluslararası Atom Ajansına açmış ne de bu konuda herhangi bir kontrol mekanizmasını tanıyor. Girin Google’ye, işgalci israilde nükleer santral var mı diye sorun. Alacağınız cevap: “israil nükleer araştırma reaktörleri işletmesine rağmen, nükleer santral yoktur.” diye bir cevap alacaksınız. Buna karşı aynı soruyu İran için sorduğunuzda İsfahan’dan başlayarak Natanz ve Buşehr’deki santralleri sıralayarak verir. Hatta İran’ın füze sayısı hakkında da sayısal veriler vermekten geri kalmaz. Anlayacağınız şu ki ellerindeki nükleer santraller ve veriler dahi internet ortamında bulunmuyor veya konulmuyor.

Bunu teknolojinin işgalcinin kontrolüne veya emrine verilmesi olarak yorumlamamız yanlış olmaz. Microsoft’un bu konuda sık sık gerek çalışanları gerek katılımcıları tarafından işgalciye veri verme, yapay zeka ile yardımda bulunma gibi konularda protesto edilmesi işi aleni kılmıştır.

İşgalci bu yardımları ve işbirliğini almadığında fazla uzun ömürlü olmaz. Bugüne dek “sınanmadığı acıları hakkında konuşan” Netanyahu zalimi başta olmak üzere işgalci halk dahi Gazze’nin mazlumlarıyla bu gücü arkasına alarak alay ediyor, şaklabanlıklar yapıyorlardı. Şimdi Gazze’ye atılan bombalara mukabil Tel Aviv ve Hayfa’ya atılan füzeler, bu zalimleri nasıl da korkutuyor. Ölümün soğuk nefesini enselerinde hissedince soluğu Güney Kıbrıs’ta ve Avrupa’da alıyor. Bir bakanları 26 hastaneyi Gazze’de yerle bir ettiklerini unutup bir kısmı zara gören hastanesi için ajitasyon yapıyor. Bir diğeri öldürülen Gazze’de öldürdükleri 20 bin bebeği görmeyip İran’ın vurduğu binaların altından çıkarılan bir bebeğin üzerinden propaganda savaşı veriyor.

İşgalci israil kendi kayıplarını saklayıp bu konuda algı oluşturmaya çalışıyor. Yıkılan onca binanın toplam 24 kişinin ölümüne sebep olduğuna kim inanır ki?

Nükleer santrallerinizi, internet ortamındaki gizliliğinizi ve ölü sayınızı hangi çuvala saklayacaksınız? Öyle bir mızrak ki bu, hiçbir çuvala sığmaya gelmiyor artık. Dünya halkları ise ikiyüzlülüğünüzü, soykırımcılığınızı, nasıl bir despot, zalim ve katliamcı olduğunuzu gün be gün görüyor. Size atılan bir füzeye üzülen, ancak sizin gibi birisidir. Bilakis sevinenler ve bunu gizleme gereği hissetmeyenler o kadar artıyor ki, inanılmaz bir kızgınlık ve öfke seli var.

Günleri, insanlar arasında evirip çeviren Yüce Allah’tır. Herkes istediği gibi konuşur ama hep Allah’ın dediği olur. Buna tüm yüreğimizle inanıyoruz.