İmtihan için
gönderildiğimiz şu fani dünyada herkes kendisine yüklenen misyonun gereğini
yerine getirerek görevini yapıyor. Bu noktada kimse kimseye neden görevini
yapıyorsun? Deme hakkına sahip değildir.
Bakara 30. Ayetinde: “Hani
Rabbin, Meleklere: 'Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim'
demişti…” ayeti ile başlayan hak-batıl mücadelesinde tarafını belli eden
insanlar görevlerini yerine getirmek için uğraşıyor. Araf Suresi 16 ve Hicr
Suresi 39. Ayetlerde belirtildiği gibi şeytanın saptırdığı ve şeytana gönüllü
kölelik yapan insi şeytanlar, insanlık tarihi sürecinde kurdukları fitne
teşkilatları gereği verilen görevleri kusursuz olarak yerine getirme noktasında
işlev görüyorlar. Burada şaşılacak bir şey yoktur. Asıl şaşılması ve kızılması
gereken nokta; hak ehli olan ALLAH’ın, Peygamberlerin ve kitapların halife,
varis ve takipçileri olan Müslümanların görevlerine sadakatle
sarılmamalarıdır.
2021 yılının son günlerinde CHP
Grup Başkanvekili Özgür Özel, mecliste, Kur’an kurslarını hedef
alarak “Ortaçağ zihniyeti” şeklinde aşağılayarak İslam’a olan kinini
kustu. Bu yetmedi bir üniversitenin ilahiyat fakültesinde sözde dekan
yardımcısı olan ilahiyatçı Kur’an’da kesin bir nas ile “masum” ve “temiz” olduğu
kat’i olarak belirtilmesine rağmen Hazreti Meryem’e ve iffetine küstahça dil
uzattı. Daha önce de sözde bir profesör Kur’an’a dil uzatmıştı. Bu saldırılara
ülkemizde son zamanlarda sıkça rastlar olduk. Bu sefih ve küstah saldırılara
karşın yeterli olmazsa da tepkiler geldi. Burada şaşılacak bir şey yok aslında.
Bunlar görevlerini yapıyorlar.
İslam’a ve Müslümanlara saldırı
için konumlanmak üzere kurulmuş ve İslam düşmanlığından başka bir sermayesi
olmayan bir partiden başka ne bekliyoruz? Zaten bunların ve Kürt versiyonları
olan HDP/PKK’nin kuruluş ve varlık sebeplerinin İslam ve Müslümanlarla mücadele
etme olduğunu unutuyoruz. İslam düşmanlığı ve Müslümanlara faydalı olan her
şeye karşı çıkan bu kesimlerin bu tavırlarına kızmamıza gerek yok. Onlar zaten
kuruluş misyonlarını yerine getiriyorlar. Akrepten bal yapmasını bekleyen
“içimizdeki beyinsizlerin” aklına uymayalım. “Köpeğe havlama, yılana sokma”
diyerek eşyanın tabiatına aykırı davranış bekleyemeyiz. “Cehenneme Hazırlama
Partisi” ve akidemizi bozmakla görevli “zamane Lawrence’leri”ni iyi
tanıyalım. Bunlardan İslam’a ve Müslüman halka faydalı bir icraat beklemek
artık saflıktan da öte hamakat ve gaflet içerisinde olmaktır. Bu kesimler
İslam’a olan bu saldırılarını belli bir strateji dahilinde planlı olarak
yapıyorlar ve bu planlarını tıkır tıkır işletiyorlar. Bazen de Müslüman halkın
nabzını ölçmek için kinlerini ve zehirlerini böyle kusuyorlar.
Bütün bu gerçekler karşısında
asıl sorulması gereken soru: İslam’a olan bu planlı ve sistematik saldırılar
karşısında Hak ehli olan biz Müslümanların görevimizi ne kadar yerine
getirdiğimiz gerçeğidir. Nisa Suresi 76. Ayette “İman edenler, Allah
yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz
şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi
zayıftır.” buyrulduğu gibi tağut yolunda savaşan inkâr edenlere karşı,
iman edenlerin ALLAH yolunda savaşması emrediliyor.
Bizler bu mücadeleyi hakkıyla
yerine getirip getirmediğimizi sorgulayalım. İslam düşmanlarına dost nazarıyla bakma
gafletine düşmeyelim. Bizler ALLAH yolunda olur ve görevimizi hakkıyla yerine
getirirsek, küfrün oyun ve hileleri bize hiçbir zarar veremez.
Selam ve dua ile…