Gazze'deki soykırımı ve mezalimi bugünkü şartlarda engellemenin yolu vardır. Herkesin bildiği bu yola tevessül edilmediği gibi dile getirilmeye bile cesaret edilemiyor.

Herkesin bildiği bu gerçeği dile getirip işlememiz elzemdir.

Bugün halkların protesto ve sivil eylemlerine rağmen, terör örgütü israil, vahşet konusunda sınır tanımıyor. Bunu engellemenin yolu; askeri güç kullanmadır. Net olarak resmi askeri güç kullanılmalıdır. Bu resmen ilan edilmelidir. Bu yapılamaz ve resmen sahip çıkılmasa da gayri resmi olarak ve herkesin de bileceği şekilde topyekûn bir askeri konsept uygulanmalıdır. Başta İslam Ümmetinin en etkili aktörleri olan devletler olmak üzere, tüm Müslümanlar bu askeri güce destek sunmalıdır. Dostlar pazarda görsünler diye değil, gerçekten zulmün pençe ve dişlerini kırmak için tüm imkân ve kabiliyetler seferber edilmelidir.

Herkes çözümün temel zemininin bu olduğunu biliyor. Bu adımın da siyonistler aleyhinde siyasi ve ekonomik ambargo ile desteklenmesi gerekir.

Ama istisnalar hariç, halkları Müslüman olan İslam ülkeleri, gayet iyi bildikleri bu gerçeği görmezlikten gelip kendi sorumluluğunu unutup daha doğrusu unutmuş gibi yaparak, kendisi dışındaki herkesi sorumluluk almaya davet ediyor. Herkes Marko Paşa stratejisini uygulamaktadır.

Kadın ve çocuklarımız paramparça edilip diri diri yakılırken, herkes bu ateşin kendisini yakmaması için bedel ödeme iradesi ortaya koymaktan kaçınıyor.

Şimdi can alıcı soruyu soralım:

İktidarda bulunanlar bu sorun için ordularını, istihbaratlarını ve diğer imkânlarını niye harekete geçirmiyor?

Temel neden, iktidar korkusu ve koltuktur.

O halde yöneticileri ayağa kaldırmanın yolu; sadece küresel şer güçlerin değil, Müslüman halkın da onların altındaki koltuğu çekip iktidar sahiplerini alaşağı edebileceğini göstermektir.

Gösterilerimiz ve protestolarımız kimi ne kadar korkutuyor?

Avrupa'da silah şirketlerini kuşatan ve faaliyetlerine engel olmaya çalışan göstericiler kadar nitelikli eylemler ortaya koyamıyoruz. Ülkemizdeki petrol ve ticareti engelleme konusunda ne yapabildik? Tatlı su gösterileri ile bu işler olmuyor beyler?

Ya bu ateşi hep beraber söndüreceğiz ya da bu ateş hepimizi, herkesi ve tüm dünyayı yakacak.

Ne zaman "her yer Gazze her yer direniş!" sloganları ile ölümüne meydanları titreteceğiz?

Madem yönetimler halkların temsilcisidir, o halde halkın beklentilerine göre hareket etmek zorundadır. Halkın beklentilerine göre hareket etmeyen yöneticilere; ölümüne, devrim meşalesini göstermek lazımdır.

Özellikle Mısır ve Ürdün'de artık gösteri yapma devri bitmiştir. Binlerce insanın ölümü pahasına, tüm sınırlar yıkılmalıdır. Gazze için herkes bedenini ölüme yatırmayı göze almalıdır.

İşte tepki böyle olur. Ya sınırlar yıkılır, on binlerin ölümü pahasına bu katliamlar durur ya da büyük bir devrim ateşi, harekete geçmeyen yöneticilerin kıyameti olur.

"Her yer Gazze, her yer direniş" sloganları ile ölümüne ve tüm bedelleri ödemeyi göze aldığımız gün; emin olun ki idareciler de ayağa kalkmak zorunda kalır.

Parolamızı tekrar ediyoruz:

"Ölümüne her yer Gazze, her yer direniş!"

Ya bu ateş sönecek ya da bu ateş sadece Gazzelileri değil tüm cihanı yakacak.