Gazze’de işgal, soykırım ve
vahşet artarak devam ediyor. İşgalci terör örgütü israil’in devasa kayıplarına
rağmen, süreç devam ediyor. Her gün, başta kadın ve çocuklar olmak üzere,
yüzlerce masum insan soykırıma tabi tutuluyor. Hiçbir kural ve değer tanımayan
teröristler, beyaz bayrak taşıyan ve kendi ilan ettikleri sözde güvenli
bölgelere ilerleyenleri bile zalimce, zevk olsun diye vuruyorlar. Dün, bir
kadının elinde beyaz bayrak olduğu halde ilerlerken keskin nişancı ateşi ile
şehid edilmesi, bu tür vahşetlerin sadece bir örneğidir. Özellikle son
zamanlarda sivillerin evlerinin bombalarla, zevkle havaya uçurulması; hatta
adeta küçük bir mahallenin yerle bir edilmesinin videoları var. Sadistçe ve
köpekçe bir haleti ruhiye ile bu vahşetler kayda alınmakta ve insanlık suçu
olan bu soykırım, sosyal medya platformlarında pervasızca yayınlanmaktadır.
Gazze’nin büyük bir kısmı haritadan silindi ve yaşanmaz hale getirildi. Yani
sadece insanlar değil, şehirler de bu soykırımdan nasibini almaktadır.
Siyonistlerin planları doğrultusunda alt yapıya varıncaya kadar her yer ve her
şey, yerle yeksan edilmektedir. Yaşama ve hayata dair ne varsa yok
edilmektedir. Filistinlilerin bütün geçim vasıtaları da ortadan
kaldırılmaktadır.
Siyonistler, Gazze’yi
insansızlaştırmak ve işgal etmek, Gazzelileri yurtlarından sürmek istemektedir.
Bütün bedellere rağmen, Siyonistler süreci bu mecrada şekillendirmeye gayret
etmektedir. Bu güne kadar ortaya konulan hiçbir çaba, Siyonistleri bu
hedeflerinden döndürmedi. Şu an Siyonistlerin vahşeti karşısında
insanlığın engelleme çabaları başarılı oldu denilemez. Bu yolda ortaya konulan
bütün yöntemler kıymetli olmakla beraber, sonuç vermeyen yöntemlerle
yetinmek akıl kârı değildir. Artık ilave, ezici ve sonuç verecek yöntemlerin
nasıllığının müzakere edilmesi gerekir. Bu yöntemlerin bir bedeli olsa bile,
tüm insanlığın, özellikle Müslümanların bu bedeli göze alması gerekir.
İslam ümmetinin, Siyonizm ile
savaşında bir kale olan Gazze’nin yükü omuzlanmalı ve ödenecek bedeli tüm
Müslümanlar paylaşmalıdır. Denenmiş olan ile yetinmek akıl kârı değildir. O
halde yeni bir merhaleye geçiş yapmak gerekir. Sabır ve kararlılıkla bu savaşı
sonuna kadar sürdürmek gerekir. Burada unutulmaması gereken çok önemli bazı
noktalar var ki, bunları gözden kaçırmamak gerekir.
Öncellikle; Gazze İslam
Direnişi’nin övgüye değil, yardıma ihtiyacı vardır. Yani bu sürece, sonuca etki
edecek bir duruş ile katkıda bulunmak gerekir.
Cepheden gelen güzel haberler
bizi rehavete sürüklememelidir. Burada çok büyük bir tehlike vardır. Sürecin
iyi bir mecrada yürüdüğü algısı oluşmaktadır. Oysa unutulmamalıdır ki, bu süreç
zannedildiği gibi kolay bir şekilde değil, büyük bedeller ödenerek
yürütülmektedir. Sivil kayıpların yanı sıra, sadece Siyonistlere karşı değil,
77 düvele karşı savaşan İslam savaşçıları da büyük bedeller ödemektedir. Ve
mutlaka müdahale farzdır. Savaş, her iki tarafı tüketmektedir. Siyonistlerin
arkasında başta ABD olmak üzere, birçok devlet ve küresel şirket vardır. Oysa
Gazze Direnişi böyle bir desteğe sahip değildir. Süreç uzadıkça bu durum
Siyonistleri tüketmekle beraber, başta lojistik destek olmak üzere
direnişçileri daha fazla zor durumda bırakabilir. Kısacası savaşın gidişatını
orantısal olarak değerlendirmek gerekir. Savaş mantığı ve askeri mantık
bunu gerektirmektedir.
Unutmayalım ki, günün sonunda yarım kalmış ve zafer ile taçlanmamış kahramanlık hikâyeleri değil, elde edilen somut neticeler muteber olur. Maç, 90 dakikadır. Maçın başına ve ortasına değil, son düdük çaldığı zamanki skora bakılır. O halde değerlendirme, duruş ve hamlelerimizi bu perspektife göre yapmak gerekir. Selam ve dua ile...