Abdullah Aslan
Kâr ve faiz… Biri
alış-verişin sonucu elde edilen sermaye, diğeri ise emek ve çaba olmadan
paradan elde edilen fazlalıktır.
Faiz, ticaretten elde edilen
kâr gibi değildir. Kâr üretimin, çalışmanın, alış-verişin sonucu elde edilen
kazanç iken, faiz paranın durduk yerde artmasıdır.
Allah’u Teala ticareti ve
buna bağlı olarak kârı helal, faizi ise haram kılmıştır. Şartlarına uyularak
yani kandıran veya kandırılan olmaksızın yapılan ticaret, helalinden kazanma
yoluyken; faiz de kesinlikle haram kılınmış ve yiyenlerin durumu da Şeytanın
çarpması şeklinde nitelendirilmiştir.
Faiz (riba) yiyenler, ancak
şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda)
kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir"
demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır.
Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi
kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin
halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. (Bakara-275)
Burada faizle ilgili ciddi
bir tehdit vardır, hele faize dönüş ile ilgili korkunç uyarı dikkatlerden
kaçmıyor.
Meşruiyeti ondan aldığımız
dinimizin faiz ile ilgili uyarıları çok açıktır ve bunu Müslüman olan herkes
biliyordur.
İşin mantık ve akıl yoluyla
değerlendirilmesine gelince; burada da zihinleri Batının kirli anlayışıyla
iğfal olmayanlar şunu açıkça teslim ederler ki; faiz, fakirin yani muhtaç
olanın kendi ihtiyacını gidermek adına para babalarının kapısına gidip para dilenmesi ve
sonradan da ona anaparanın yanında fazladan para iadesine mahkûm olmasının
adıdır.
Böylece muhtaç olan kişi;
aldığı o parayı fazlasıyla geri ödemek için fazladan emek-çaba harcayarak elde
ettiği parayı günün sonunda o para babalarına teslim etmek suretiyle kendisi daha
fakir, para babaları da daha zengin olmak gibi bir
dengesizlik yaşanmış olur, oluyor.
Böyle bir sistemin vatandaşın
lehine olduğunu deklare edip duranların dayandıkları hiçbir haklı gerekçeleri
yoktur.
Bunlar o faiz lobilerinin
maaşlı çalışanları değilse şayet, o zaman akıllarında sorun, ruhlarında
alçaklık kompleksi vardır demektir.
İslam çalışmayı ve gayret
etmeyi ve buna bağlı olarak kazanmayı emreder. Faiz lobileri ise oturarak
paradan para kazanıyorlar. Dolayısıyla onlar, dünyanın en tembel en pısırık
insanlarıdır.
Onların ürettikleri de
yaptıkları işler de kendi emekleriyle elde ettikleriyle dönmüyor. O işlerin
hepsi veya o işlerin büyük bir kısmı kendilerinin emeğiyle değil, fakir
fukaradan haksız yere elde ettikleri paralarla dönen işlerdir.
Sömürü kötüdür. Başkasının
hakkını haksız yollarla elde etmek ve ondan sonra onunla açılım yapmak, hayır
yapmak, insanlık için sözde faydalı işlerde kullanmak… Böylesi bir dünyanın, böylesi
bir dengenin ekser insanoğluna hayrı yoktur.
Maalesef öyle bir cendere
kurdular ki; bütün vatandaşlar faizcilere ödemede birer çalışandır, işçidir.
Bütün tüketiciler dolaylı olarak faizcilere belirli ödemede bulunurlar. Çünkü
alınan borcun faizini vatandaşlar olarak bizler hepimiz ödüyoruz. O faiz olmasa
belki aldığımız ürünün fiyatı da bu aldığımız yüksek fiyat olmayacaktır. Üretim
için alınan paranın faiz farkı da bu fiyata eklidir çünkü.
Üretici üretim yapmak için
bankadan, oradan buradan aldığı borcun faizini de hesaba katarak ürettiği her
bir ürüne ekstradan para ekliyor ve o para ona da kalmıyor. O işi kurmak için
parayı faizle aldığı yere gidiyor.
Yani aslında ticaret veya
üretim için her kim bu para babalarından faizle para almışsa, onun ödeyeni
tüketiciler olarak hepimiziz.
Böylece ortaya devasa bir
fiyat pahalılığı çıkıyor; çünkü herkes faizi ödemek için fiyatları yüksek
tutuyor. Bu durumda paranın belli bazı yerlere akıyor olması gibi bir
dengesizlik de ortaya çıkmış oluyor.
Bu durumda ayrıca
idarenin/yönetimin, ehil olmayıp ama paralı olanların eline geçme gibi bir
durum da söz konusu oluyor.
Kâinatın her açıdan bir denge
üzerine kurulu olduğunu düşündüğümüzde iktisadi alanda yaşanan bu dengesizliğin
dünyanın dengesini bozduğu aşikardır.
Bazen öyle oluyor ki, faiz
lobileri vatandaşın canına okumak için üreticiye düşük faizle de parayı
vermiyor. Böyle olunca da üretici parayı yüksek faizle alarak, ürettiği ürünün
vatandaşa yüksek fiyattan satılması yolunu yeğliyor ve yine olan vatandaşa
oluyor.
Sonuç olarak demem o ki; tüm dengesizliklerin kaynağı faizle ilgili, aklınızı başınıza alın ve bari artık şu belayı övmekten vazgeçin!