Ey güzel insanların, yiğit insanların, mert
insanların, cesarete aşık insanların vatanı Filistin! Ey cennet vatan Gazze! Bu
bayrama da kanlı gözyaşlarıyla girdin ey sevgili vatanım, ey Filistin!
Kısmetinde bu bayram da ağlamak varmış ey ümmetin sevgilisi, ey Allah'ın
mukaddes kıldığı şerefli belde! Gözyaşlarını dindirecek, acılarına son verecek,
esaret zincirlerini kıracak, özgürlerin mabedi kılacak yiğitler bu bayram da
amaçlarına, arzularına ulaşamadılar.
Bu ümmetin en yiğit evlatları, sana aşık kahramanlar
birer birer toprağa düşüyor, kanlarını sana hediye ediyorlar, sen sevgilinin
uğrunda canlarını fütursuzca kurşunlara, bombalara siper ediyorlar. Her gün
onlarca yiğit beden kurbangaha talip olup Rahman'a uçuyor. Kadınlar, erkekler,
çocuklar, hatta yaşlılar seni bir nebzecik de olsa sevindirmek, acını
dindirmek, özgürlük günlerini çabuklaştırmak için gözlerini kırpmadan, güle
oynaya koşuyorlar ölüme... Lanetli çetenin karanlık zindanlarında prangalı
eller ve ayaklarla işkenceden işkenceye uğratılmak korkutmuyor onları. Şehit
oluyorlar, zindanlara atılıyor, yıllarını esaret altında geçiriyorlar. Dul
kalıyorlar, evlat acısı yüreklerini dağlıyor, yetim ve öksüz büyüyorlar, evleri
yıkılıyor, bağ, bahçe ve ekinleri yakılıp küle savruluyor. Ama durmak nedir
bilmiyorlar. Ahdetmişler, kanlarının son damlasına kadar savaşmaya, seni özgür
görmek için ne gerekiyorsa yapmaya...
Ağlıyorsun değil mi ey Filistin! Evlatlarının
yalnızlığına, kimsesizliğine bakarak ağlıyorsun... Her gün, her Allah'ın günü
Filistin'in her köşesinde, Gazze'de, Ramallah'ta ve her yerde zulme ve katliama
uğrayan çocuklarının feryatları, yardım çığlıkları karşısında ümmetin
sessizliğine, duyarsızlığına, vurdumduymazlığına bakıp ağlıyorsun. Ümmetin
ilgisizliğinden, dağınıklığından utanç duyup sitem ediyorsun.
Biliyorum, sitemlerin beni utanç içinde eritiyor.
İniltili feryatlarınla yağmur gibi yağdırdığın sitemlerinle ümmet için ağıtlar
yakıyorsun. Ve şaşkınsın! Sesinin, feryatlarının, yardım çığlıklarının
karşılıksız kalması şaşırtıyor seni...
Biz sağırları oynuyoruz sana karşı ey sevgili! Yardım
çığlıkların betondan duvarlar gibi katı gönüllerimize çarpıp geri dönüyor.
Yüreğimizi harekete geçirmiyor, dünya sevgimiz seninle aramızda kalın setler
örüyor. Korkuyoruz... Canımızı, malımızı, makamlarımızı, çıkarlarımızı,
sevdiklerimizi, rahatımızı kaybetmekten korkuyoruz. Cennet sevgimiz, cehennem
korkumuz, şehadet aşkımız sadece dillerimizde ey Kudüs! Dünyayı sana tercih
ediyoruz. Rahatımızı sana tercih ediyoruz. Senin için izzetle direnip
özgürlüğün için savaşmak yerine zillet içinde dünyaya kul olmak bize daha
sevimli geliyor.
Ah şu feryatların olmasaydı! Kulak zarımızı parçalayan
şu haykırışlarından kaçabilseydik. Şehid Şeriati gibi, " Sizi rahatsız
etmeye geldim!" dercesine vicdanlarımızın tam orta yerine bomba gibi düşüp
paramparça etmeseydin. O zaman cehalet elbisesine sarınır, bilmezlik uykusunun
kucağına koşar, haberimiz yoktu bahanesine sığınır, kahrolası vicdanlarımızı
rahatlatmanın yoluna giderdik.
Ama yok işte, senin kahraman evlatların her gün başlarını gülümseyerek cellatlara uzatıyor, kanlı cesetlerinden ümmetin uyuşuk yüreklerine, şaşı gözlerine mübarek kanlarını fışkırtarak onlara bahanelerin yolunu kapatıyor. İşte biz buradayız diyorlar. Sizin için, izzetiniz için, özgürlüğünüz için, ilk kıblenizin esaretten kurtuluşu için, acı ve musibetlerinizin kaynağı fitne çetesini imha için, birlik ve vahdetiniz için, aydınlık yarınlarınız için biz bir avuç Filistinli, aç ve çıplak bir avuç özgür mümin, yalnızlık ve çaresizliğimize aldırmadan savaşıyoruz, direniyoruz, şehadete koşuyoruz diyorlar. Siz neredesiniz? Allah için neredesiniz? Neden sesiniz çıkmıyor? Sizin için savaşıyor, sizin için ölüyoruz. Kendiniz için bile olsa gelmeyecek misiniz diye feryat ediyorlar...
Sevgili Gazze, bu bayram da kısmetine hüzün düştü! Kim
bilir daha kaç bayram duvarlarında ağıtlar yükselecek, gökleri gazaba
getiren... İç ihtilaflar içinde boğulup enerjilerini birbirlerine karşı tüketen
Müslümanlar öfke ve düşmanlıklarını zilletlerinin, perişanlık ve esaretlerinin,
dağınıklık ve mazlumiyetlerinin gerçek suçlularına, emperyalist Haçlılara,
büyük şeytan Amerika'ya, lanetli siyonist çeteye, vahşet ve katliam
uygarlığının anavatanı Avrupa'ya yöneltmedikçe senin kısmetine hep esaret, hep
acı, hep hüzün, hep gözyaşı düşecek ey Filistin, ey sevgili!