Seçimin
yaklaştığı ve gündemden düşmediği şu günlerde konuşan, yorum yapan ve koca koca
etiketleri olanların birçoğundaki yalanı, iftirayı, ilkesizliği görüp de Eğitim
Sisteminin bu topluma kestiği 100 yıllık faturayı gözden kaçırmak mümkün değil.
Bizim okuma
yazma bilmeyen yaşlılarımızın dahi, toplum nezdinde bu kesimlerden daha ahlaki,
daha dürüst diplomaları var.
Ama ne yazık ki
bu kesimlerin birçoğu farklı farklı alanlarda toplumun temsilciliğini yapıyor.
Bir kısmı yazar, çizer, iftira atar, yalan atar, küfreder, hakkında ahlaksız
iddialar medyaya sürülür, ama yüzü dahi kızarmaz.
Geçenlerde
meclisten yine birbirlerine küfreden, saldıran, sandalye fırlatan vekillerin
görüntüleri sızmıştı.
Hepsi eğitimli
olan bu adamlar saygın, güvenilir, şahsiyetli ve zaaflarına yenilemeyecek kadar
irade sahibi olması gereken kişiler.
Ama ne yazık ki
birçoğu ne ahlak, ne görgü kazanmış.
Mecliste ufak bir
menfaat için koca koca yalan uydurmaktan sakınmayan, Makyavelist ruhlular
cabası.
Durum bu iken
onları eğiten sistemin de sorgulanması gerekiyor.
Şimdi şunu
diyenler olacak: Ahlaklı kalabilenleri de aynı sistem eğitmedi mi?
Hayır, onları bu
sistem eğitmedi. Onlar bu sistemin taarruzuna karşı inançları, görgüleri ve ahlaklarıyla
direndiler, ilkeli kalmayı başarabildiler.
Eğitim bir kere
talim ve terbiye işidir. Talim, kişinin kendisinde bulunan yeteneklerin ortaya
çıkartılması, geliştirilmesi ve kişiye yeni bilgileri ortaya çıkartabilmesi
için düşünmenin öğretilmesidir.
Eğitim
sistemimizin bu amaca hizmet etmediği, düşündürmekten çok, ezberci bir
anlayışla papağan gibi bir yığın malumatın zihinlere kaydedilmesinden ibaret
olduğu ortada.
Öyle bir sistem
ki, herkes sayısalcı olmak, herkes İngilizce, matematik bilmek zorundaymış gibi
bir algı hakim okul atmosferine. Sözelciler kabahatli, kafaları çalışmayan
kitle olarak görülüyor. Çoğu öğrenci zoraki, utanma belası sayısalcı ya da eşit
ağırlıkçı. Bu konuya fazla girmeden gelelim asıl konumuz olan eğitimin terbiye
ayağına.
Terbiye, kişinin
fıtratında yaradılıştan var olan güzel ahlakın geliştirilmesi, yönlendirilmesi
işidir. Bu sayede kişinin zaaflarına yenilmesinin önüne geçilir, iradesi
kuvvetlendirilir. Böylece ahlak, davranışa dönüşür ve hayata yön verir. Anne
babanın çocuğun benliğine attığı terbiye temelinin binası okuldaki eğitimle
yükselmek zorundadır. Aksi takdirde verilenler de gider. Fıtratta bulunanlar da
yontulur. Fakat okullar tam da bu işlevi görüyor ve bizim gibi duyarlı
ailelerin çocukları ise ilkeli, ahlaklı kalma mücadelesi veriyor.
Eğitim
Bakanlığına bağlı Talim Terbiye kurulu diye bir kurul var. Okul kitaplarının
içeriğini görünce bu kurul hangi adı taşıyor ve kitaplar neye hizmet ediyor
diye düşünmemek elde değil.
Bu kurula üye
olanlar 'Talim ve terbiyenin' ne olduğunu biliyorlar mı diye sormak lazım.
Üstelik en fazla
Bakan değiştirme unvanı kazanan Eğitim Bakanlığı, eğitimin özü sıkıntılıyken
dokunmuyor, sadece yüzeysel değişiklikler yapıyor ve fiziki şartlar
iyileştiriyor.
Yüz yıl geçti,
halen Eğitim Sisteminde bir paradigma değişimine gidilemedi. İdeoloji dayatmak,
korumak, insan yetiştirmenin öne geçirilmiş. Yeter ki resmi ideoloji en üst
perdeden korunsun.
Eğitimin köküne
kazınmış olan bu paradigmadan kurtulmadıkça insan yetiştirme sorununa çözüm
bulmanın mümkün olmadığı artık kabul edilmeli.
Batı bile
eğitim konusunda yönünü artık Çine,
Japonya'ya çevirdi. Biz ise Batının çöplüğünde kulaç atmaya çalışıyoruz. Batı
karma eğitim tartışmalarını aştı. Bu meseleye bilimsel yaklaştı ve eğitimde
fırsat eşitliğine aykırı kabul etti. Üstelik iki cinsin bir arada olmasının
eğitim verimini düşürdüğünü gördü, kız-erkek ayrı okullar açtı. Biz ise
dayatılan karma eğitimi konuşamıyoruz bile. Ağzını açanlara ideoloji sopası
gösterilip yerine oturtuluyor.
Batı bile bir paradigma
değişimine girdi ve formel eğitimden çok informel eğitime ağırlık vermeye
başladı. Başarılı öğrenci artık Batı için çok bilen değil, etik değerleri
taşıyan, manevi motivasyonu yüksek ve yaşama sevinci olan, mutlu öğrenci.
Üstelik, öğrencinin eğitimdeki memnuniyetini, kabiliyetlerine uygun bir bölüm
seçmesini çok önemsiyor. Yeteneklerini ortaya çıkartması adına küçük yaşlardan
itibaren sonuna kadar yol gösterip destekliyor.
Bizdeki
Bakanlarsa koca koca diplomaları olmuş ama adam olamamışların ağızlarına bakıp
bir türlü eğitimde reforma gidemedi.
Tek umut kaldı o
da HÜDAPAR.
Eğer vekil
adayları meclise girerse çok şey değiştiğini hep birlikte göreceğiz inşallah.