Mesele kadının korunması ise bu konuda
hemfikir olmayan vicdan ehli yoktur.
O halde elimizden gelen tüm imkânları
devreye katalım ve kalıcı çözüm yollarına başvuralım. Ama önce şiddetin
sebepleri ne ise işe oradan başlayalım, diyoruz.
Diyoruz demesine ama belli
kesimlere dinletemiyoruz.
Birileri ısrarla ailede yaşanan şiddetin
sebeplerine değinilmesini istemiyor. Her şiddet vakasında kadının cinsiyeti,
erkeğin de zihniyeti şiddetin kaynağıymış gibi kirli bir algı yürütülüyor.
Gerçek sebepler ise olduğu yerde duruyor.
Hâlbuki şiddetin birçok sebebinin
başında, Aile Bakanı Derya hanımın birkaç ay önce açıkladığı gibi alkol
bağımlılığı geliyor. Fakat alkole dokunulamadığını, alkolün kısıtlanmasıyla
alakalı bir tedbir alınamıyor. Uyuşturucu madde bağımlılığı, zina, işsizlik,
psikolojik rahatsızlıklar da şiddetin sebepleri arasında yerini koruyor.
6284 sayılı kanunu savunanlara
sormak lazım istatistiklerde yer alan bu sebeplere yönelik bir çözüm önerileri
var mı?
Alkol ve uyuşturucunun
yasaklanması, bağımlılarının zorunlu tedaviye alınması konusunda ortaya bir
irade koyuyorlar mı?
Tabi ki hayır.
Eğer ideolojik gözlüklerini çıkartmış
olsalardı en baştan 'kadının beyanı esastır' ilkesini insafsızca bulurlardı.
Delilsiz ve belgesiz bir iddianın gerçek kabul edilmesinin birçok suistimallere
kapı açabileceğini en baştan düşünmeleri gerekirdi. En azından kadının
beyanının esas alınmasından dolayı iftiraya uğramış, işinden, yuvasından
atılmış binlerce erkeğin sesine bir kulak kabartırlardı ve meseleyi tarafgirlik
esasına dayandırmadan, sağduyu ile anlamaya çalışırlardı.
6284 yasası gereği evinden uzaklaştırılan
birçok erkek bir daha evine dönecek yüz bulamıyor. Birçoğu da dönüyor ama
içinde kinden, nefretten duvarlar örerek. Uzaklaştırma sayesinde ne kadın
kocasına had bildirmiş oluyor ne de erkek karısına daha müşfik ve muhabbetli
bir koca oluyor.
Bizzat yakından müşahede ettim, birebir
dinledim ve gördüm ki, erkeğin evden uzaklaştırıldığı ailelere ne muhabbet ne
de huzur bir daha uğramıyor.
İki tarafı hasım kılan bu uygulama
çözümü bizzat engelliyor.
Peki, alkol veya uyuşturucu madde
bağımlısı olup sürekli karısına şiddet uygulayan erkekler evden
uzaklaştırılınca düzeliyorlar mı?
Zıvanadan çıkıyor, neredeyse her gün
sözlü veya fili olarak intikam alıyorlar.
Hâlbuki evden uzaklaştırılmak yerine
onların hastaneye yatırılıp zorunlu olarak tedaviye alınması, rehabilite
edilmeleri daha insancıl, daha çözüm odaklı bir yöntem olmaz mı? Üstelik bu
dönem sona erene kadar devletin aileye maddi ve manevi anlamda destek vermesi,
yönlendirmesi tek kadını değil, hem erkeği hem çocukları hem de aileyi
kurtaracak, koruyacak bir çözümdür.
Alkol ve uyuşturucu bağımlısı bir kocası
olan kadınların bir kısmı çaresizlikten yaşadıklarını sineye çekiyor, şiddete
boyun eğiyor. Kocasını şikâyet ettiğinde onun saatli bir bombaya döneceğini
biliyor. Birçoğu ise yuvasını da yıkmak istemiyor. Eşine acıyor, onu hasta
olarak kabul edip iyileşmesini istiyor.
Yaklaşık 5 yıl önce bir arkadaşım
uyuşturucu bağımlısı kardeşinin bir kızla kaçarak evlendiğini, şu an yaşlı
annesinin evinde yaşadıklarını söyledi. Genç evlendiğinden beridir her komaya
girdiğinde ya da para bulamadığında karısına şiddet uyguluyormuş. İki tane nur
topu gibi kızları oldu. Çaresiz kadın şikâyet etmeye korktuğundan sineye
çekiyormuş. Karısına attığı en son dayak çok şiddetli olmuş ve karısı polisi
aramış. Polisin geleceğini duyan genç kaçmış. Kadın da bu şikâyetinden dolayı
kocasının onun yanına bırakmayacağı düşüncesiyle intihar etmiş. Genç kadın
aylarca yoğun bakımda yattı. Yaklaşık iki yıldır tedavi görüyor. Ölmedi ama
kemiklerinin ve vücudunun büyük bir kısmı hasarlı. Çocukları için boşanmak
istemiyor, kaçarak evlendiği için baba evine yeniden dönmek istemiyor.
Kocasının iyileşmesini, tedavi edilmesini istiyor. O evi terk etmek ve boşanmak
da istemiyor.
Hadi çözün bakayım 6284'ünüzle bu ve
benzeri binlerce sorunu!
Binlerce uyuşturucu bağımlısının
sözlü veya fiziksel şiddetine uğrayan anneler, kız kardeşler, eşler acaba bu
kanunu savunanların umurunda mı? Bağımlı evlatlarının ölmesi için ağlaya ağlaya
dua eden anneler var. Hiç dinlediniz mi dertlerini?
Bir karışsınlar bakalım toplumun içine ve
gerçeklerle yüzleşsinler, o koltuklarından savundukları gibi savunabilecekler
mi bu yasayı?