Geçtiğimiz Cuma günü İzmir Seferihisar merkezli yaşanan 6,6’lık
yıkıcı deprem sonrası yeniden deprem gerçeği ile yüzleşmeye başladık. Elazığ
Sivrice’de 24 Ocak 2020 günü meydana gelen ve 41 kişinin vefatıyla sonuçlanan
şiddetli depremden sonra yeniden bu gerçekle yüzleşmek durumunda kaldık.
Evet, diğer afetler gibi deprem musibetinin de bir imtihan
olduğu ve sürekli olarak karşılaşabileceğimiz bu afetlerle ilgili olarak
vatandaşlar olarak bizlere ve devlet kurumlarına düşen öncelikle her türlü
tedbiri almaktır. Bütün tedbirleri aldıktan sonra takdir gereği yaşanan
musibetler karşısında sabır ve şükür şuuru ile hareket etmek zorundayız.
Belki klasik bir söylem olacak ancak “deprem değil, binalar
öldürüyor, tedbirsizlik öldürüyor” gerçeğini
göz ardı edemeyiz.
1999 yılı Gölcük ve Düzce depremlerinde yaşanan büyük
felakette on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yardım çalışmaları ancak üç gün
sonra düzenli başlayabilmişti. 28 Şubat ihanet kararlarını uygulamakla meşgul
olan zamane devlet aklı deprem olunca organize olamadı. O günden bugüne devlet
kurumlarında ve işleyişinde yaşanan büyük değişim ve organize olma gücü hem
Elazığ depreminde hem de İzmir depreminde kendini gösterdi. AFAD, Kızılay,
UMKE, AKUT, İHH, belediyeler, JAK vb. tüm devlet kurumları ile özel
kuruluşların arama- kurtarma ekipleri tam bir uyum içerisinde mükemmel bir
organizasyon ile enkazlara müdahale ederek şu ana kadar 107 kişiyi canlı olarak
çıkardılar. Aynı şekilde yardım faaliyetleri de AFAD, Kızılay, İHH, Umut
Kervanı vd. tüm yardım kuruluşlarının desteğiyle dünyaya örnek olacak dayanışma
içerisinde devam ediyor. Deprem sonrası en önemli çalışmalardan biri olan “Psikososyal
Destek Çalışmaları” ile depremden etkilenenler ziyaret edilerek moral desteği
veriliyor.
Yazının başında söylediğimiz gibi, deprem değil tedbirsizlik
öldürüyor. Seferihisar merkezli deprem Bayraklı ilçesinde yıkıma yol açtı.
Deprem görüntülerini ve uzmanların açıklamalarına baktığımızda yıkılan ve ağır
hasarlı olan binalardan kaynaklı sorunlar olduğunu görüyoruz. Bu konuda
soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar da
başladı. Etrafta o kadar bina varken bir bina yalnız yıkılıyorsa burada bir
sorun var demektir. Denize yakın olan yerleşim yerlerinde deniz kumu yıkanmadan
ve elenmeden kullanılması sonucu içerisinde bulunan midye, istiridye kabukları,
yosun artıkları kumun kalitesini bozduğundan betonarme unsurlara büyük zarar
veriyor. Birde bazı müteahhitlerin eksik malzeme kullanma hastalığı nedeniyle
böyle yıkımlar olabildiği gibi, binalarda alan açmak için duvarların yıkılması
ve özellikle zemin katta kolon kesimi binaların statik yapısını bozarak yıkıma
yol açıyor.
Görüldüğü gibi depremde dünya malına tamah etme ve menfaat
elde adına insanlarımızın ölüm ve yaralanmalarına sebep olunuyor. Bu durumda
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyeler ve yapı denetim kuruluşları yeterli
denetimi neden yapmıyor ve neden gerekli cezalar verilmiyor? diye hesap
sormalıyız.
Deprem yaşandıktan sonra depremle ilgili arama kurtarma
çalışması ve yardımlaşma-dayanışma ruhu dünyaya örnek olacak şekilde
yapılırken, bazı noktalarda halen şuurlu olmayı beceremiyoruz. Kurtarma
ekipleri canla-başla iğneyle kuyu kazma misali enkaz altından büyük bir
özveriyle canlı çıkarma uğraşı içerisindeyken etrafta bekleyen meraklılar,
enkaz altındakilerin yakınları, basın mensupları ve siyasilerin ziyaretleri ile
uğraşmak zorunda kalıyorlar. Adeta kendilerini yırtarcasına etraftakilere,
sessiz olmaları çağrısında bulunduklarını her depremde görüyoruz. En ufak bir
sesin bir hayata mal olabileceğini hesaba katmadan ve farkında olmadan
çalışmalara engel olunuyor. Bir susun ALLAH aşkına, bir susun da, ekipler
işlerini yapsınlar.
Birde herkesin acıları dua, yakarış ve gözyaşıyla paylaştığı,
dayanışma ruhunun zirve yaptığı bu tür ortamlar ve zamanlarda ortaya çıkan
aşağılık fitneci provokatörler ve fayda genleri dumura uğramış sözde muhalif
kesimlerin, çalışmaları baltalama amaçlı iftiraları ve açıklamaları
yüzlerindeki maskeleri indiriyor. Bir bitmediniz gitti. ALLAH (CC) sizleri
ıslah etsin. Yalnız görünen o ki,
iğrençliklerinizi ve günahlarınızı ancak cehennem ateşi temizler.
Selam ve dua ile…