Hemen belirtelim ki, CHP’nin
gayri insani ve gayri meşru sözlerine ve icraatlarına karşı olduğumuz kadar AK
Parti’nin ve dahi A’dan Z’ye diğer bütün partilerin de gayri insani ve gayri
meşru sözlerine ve icraatlarına karşıyız. Hakeza CHP’den diğer bütün partilere
kadar hepsinin yararlı olan her söz ve icraatlarını takdir etmeyi ve
sahiplenmeyi bir erdem olarak gördüğümüzü de belirtelim…
Başlıktaki milletten
kastımız, biziz! Yani Türkiye’nin %99’u…Yani Türk’ü, Kürt’ü ve diğer
unsurlarıyla bütün Müslümanlar… Yani CHP’nin dini aidiyetlerimiz nedeniyle
“mürteci” ve etnik aidiyetlerimiz nedeniyle “bölücü” olarak tanımladığı… Ve
yine bu özelliklerimiz nedeniyle yüzlercemizi darağaçlarına astığı… On binlercemizi
katliamlardan geçirdiği… Milyonlarcamızı inkâr, imha ve asimile etme yoluna
gittiği… Ve kutsallarımıza tecavüz ettiği biz Müslümanlar ve biz ötekiler...
İkinci paragrafta
anlattıklarımızın, CHP’nin dününe ait olduğu ve bu o insanlık suçlarının üzerinden
de onlarca yılın geçtiği doğrudur. CHP’nin ilk döneminden günümüze kadar
cürümleriyle birlikte yaşayan CHP’lilerin hemen hemen hepsinin öldüğü de
doğrudur.
Zaten biz de CHP’yi
yargılarken adil davranıyoruz ve bugünkü CHP’nin seleflerinin işlediği
cürümleri sahiplenip sahiplenmediğini bizzat CHP’den dinlemeden mahkûm etme
yoluna gitmiyoruz…
Öyleyse geliniz, bugünkü
CHP’nin dünkü CHP gibi olup olmadığına, yani dünkü CHP’nin işlediği insanlık
suçlarını nasıl gördüğüne, daha açık bir soru ile, işlenen o suçları sahiplenip
sahiplenmediğine hep birlikte bakalım…
Dünkü CHP’nin işlediği
insanlık suçları ve gerçekleştirdiği vahşetler bir köşe yazısına sığmayacağı
için, biz de birkaç örnekle yetineceğiz...
Bir: Dünkü CHP, vatandaşların
%99’unun dini olan İslam’ı anayasadan çıkardığı gibi, toplumun hayatından da
çıkarmaya çalışan ve Müslümanlara altı ilkeli Kamalizm Dinini dayatan partidir.
Peki, bugün, dünkü dayatmaları yanlış bulduğunu söylemiş midir? Hayır! Aksine
her fırsatta İslam karşıtlığını-düşmanlığını dile getirmekten ve hatta diğer
iktidarların MEB müfredatına koydukları din Derslerini dahi kaldıracağını
söylüyor.
İki: Dünkü CHP, Kürtlerin
varlığını inkâr eden… Bu bağlamda Kürtleri imha ve asimile etme yoluna giden…
Bunun için Kürtçeyi yasaklayan… Bu yasakları çiğneyen Kürtleri cezalandıran… On
binlerce Kürt’ü katliamlarla, cinayetlerle ve idamlarla katleden… Kürtçe olan
yer adlarını Türkçeleştiren… Ve asimile etmek için milyonlarca Kürt’ü yurdundan
koparıp onları ülkenin değişik yerlerinde zorunlu ikamete tabi tutan bir
partidir. Peki, bugünkü CHP, saydığımız bu insanlık suçlarından herhangi biri
için bir özür diledi mi? Hayır! Bir de arada bir “Kürt Sorununu biz çözeceğiz”
derken, buna dair kamuoyu ile paylaştığı bir projesi veya bir yol haritası var
mıdır? Hayır…
Üç: Dünkü CHP, Nuri
Demirağ’ın ürettiği uçakları toprağa gömen ve fabrikasını da iflas ettiren…
Nuri Kıllıgil’i silah fabrikasıyla birlikte havaya uçuran… Devrim otomobilini
sabote eden… Ve bir yandan üretenleri yok ederken diğer yandan TÜSİAD gibi
milletin kanını emenlerin üzerinden ülkemizi ithalata mahkûm eden bir partidir!
Peki, bugünkü CHP, günümüzün Demirağ’larını ve Kıllıgil’lerini desteklemeyi mi,
yoksa selefleri gibi üretenleri fabrikalarıyla birlikte imha etmeyi mi vaat
ediyor?
Bizim yüz yıldır özlemini
çektiğimiz toplumsal barışı, toplumsal güveni ve toplumsal refahı sağlamamız
için bu köhne rejimden kurtulup, irademizin eseri olan bir anayasa yapmamız
gerekirken, CHP, hala toplumu dini ve etnik aidiyetleri üzerinden bölen, birbirine
düşman yapan mevcut anayasanın bazı maddelerini değiştirilemez olarak dayatıp
kutsayan bir duruş sergilemektedir.
Sonuç olarak, CHP’nin bir yüz
yıl daha bu köhne rejimle irademize hükmetmesini istemiyorsak, müstemleke
ülkeler sınıfından kurtulup, kendi kendine yeten ülkelerden olma yolunda
ilerlemek istiyorsak ve tabii ki, hepsinden de önemlisi ve hepsini de içine
alan adaleti; rejimin, yönetimin, icraatların ve kısaca hayatın merkezine almak
istiyorsak, bu temel ihtiyacımıza cevap olacak partilerde karar kılalım.
Her ne kadar iktidar partisi
özellikle son yıllarda hakka tecavüz, adaleti öteleme ve ehliyet ve liyakati
önemsememe gibi temel konularda seleflerinin derekesine düşmüş olsa da
ittifakın içinde yer alan diğer partiler nedeniyle kerhen de olsa desteklenebilir
diye düşünüyoruz.
Cumhurbaşkanlığı için ise,
adayları birbiriyle kıyaslamak, Sayın Erdoğan’a haksızlık olur düşüncesindeyiz.
Çünkü gerek devrim niteliğinde gerçekleştirdiği işler ve gerekse temel hak ve
özgürlükler bakımından olması gerekenin çok gerisinde olmakla birlikte, diğer
adaylardan da daha olumlu olduğunda şüphe yoktur.
Dolayısıyla bugünkü CHP, dünkü CHP’nin işlediği insanlık suçlarını yalın bir dil ile mahkûm etmeden ona bir şans vermek, o suçlara ortak olmak anlamına geldiğinden, en iyisi yeni yüz yıla irademizi idaremize hâkim kılmanın azim ve mücadelesiyle girmek…