Deprem felaketinin 40.
günü geride kaldı. Sivil Toplum Kuruluşlarının yardımları tüm hızıyla devam
ediyor. Yaralar sarılmaya çalışılıyor. Eksiklikler çok fazla, her gün yeni
ihtiyaçlar ortaya çıkmakta ve depremzedelerin travmaları devam etmektedir.
İslami STK’ların olağanüstü gayretleri deprem bölgesinin her tarafında
hâlihazırda artarak devam etektedir.
Umut Kervanı Vakfı ve
kardeş yardım kuruluşlarıyla depremin ilk gününden şimdiye kadar sahada
çalışmalarını büyük bir özveri ile sürdürmektedirler. Kurduğu 14 noktadaki
aşevleriyle, depremzede kardeşlerimizin yiyecek ihtiyaçlarını gidermeye devam
etmektedirler. Günde on binlerce vatandaşımızın sıcak yemek yemeleri için
seferberlik anlayışı içerisinde çalışmalarını sürdürmektedirler. Bununla
beraber, giyecek ve diğer yardımların da ulaştırılması için çalışmalarını gece
gündüz sürdürmektedirler.
Umut Kervanı Vakfının
bir yetkilisinin, deprem bölgesinden bir depremzedenin söylediği “bizi yalnız
bırakmayın” şeklindeki aktarımları; esas şimdi daha anlamlı hale gelmiş
bulunmaktadır. İlk günlerin sıcaklığı esnasında hemen herkes seferberlik
anlayışı içerisinde yardıma koştu. Yaraların sarılmasında hemen herkes üzerine
düşeni yapmaya çalıştı. Ancak ihtiyaçlar şuan da bile artarak devam etmekte,
yardımların arkasının kesilmemesi büyük önem arz etmektedir.
Depremzedelerin
barınma ihtiyaçlarından giyimlerine kadar, yeme içme sorunundan temizlik ve
banyoya kadar acil ihtiyaçları devam ediyor. Bir kısmı çözüme kavuşturuldu, bir
kısmı çözülmeye devam ediliyor ve büyük bir kısmı ise henüz ciddi bir sorun
olarak çözülmeyi bekliyor. Devlet-millet işbirliğiyle sorunlar çözülmeye devam
edilecektir. Ancak yardımların kesintisiz devam etmesi ve yaraların daha hızlı
sarılması hedefi kesintiye uğramamalıdır.
Fakat son günlerdeki
politik tartışma ve seçim süreci depremzedelerin sorunlarını bir anda gölgede
bıraktı. Açta, açıkta, yaralı, çaresiz ve belki de umudunu yitirmiş bu
insanların seçim atmosferine kurban edilmesi; boş ve gereksiz politik
tartışmaların ısrarla gündemde tutulmaya çalışılması haklı olarak
depremzedelerin ‘yalnız bırakıldıklarının’ hissinin oluşmasını beraberinde
getirmektedir. Bu kısır tartışmalara zemin hazırlayanlar ve depremi gündem
dışına itmeye çalışanları çok iyi tanımak gerekmektedir.
Bu büyük felaketin
yaralarına karşı çok uzun bir zaman ve imkân ayırmak zorunludur. Deprem
bölgesindekilerin hâlâ çok ciddi bir yardıma ihtiyaçları olduğu bu süreçte,
onları unutulmaya terk etmek ve hele seçim gibi bir sürece kurban etmek ise tam
bir sorumsuzluktur. Bu zemini hazırlayanlar ve depremzedelerin sorunlarının
gündemin alt sıralarına iteleme cambazlığını sergileyenleri bu millet asla
affetmeyecektir. Eğer deprem felaketi bunların hırslarını dizginleyememişse,
bunların hırs ve açgözlülüklerinden korkmak gerekmektedir.
Maddi ve manevi
desteğe ihtiyacın her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğu bu süreçte; hiç
kimsenin yapıp ettikleriyle, siyasi hırslarıyla, kapris ve bencillikleriyle bu
mağdur insanları ‘terk edilmiş’ hissine maruz bırakmamamız gerekiyor. Kimler
sahayı terk etse de Umut Kervanı Vakfı ve diğer İslami STK’lar bu insanları
asla terk etmemelidir. İlk günün heyecanı ve ihlası ile depremzede
kardeşlerimizin yanında bulunmaya ve dertlerine çare olmaya devam etmelidirler.
Umut Kervanı, kimsesiz
ve çaresiz ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye her zamankinden daha fazla gayret
göstermeli, Avrupa Yetim Eli de yetim ve çaresizlere kol kanat germeye büyük
bir hassasiyetle devam etmelidir. İslami ve insani sorumluluğumuz bunu
gerektiriyor.