Kapitalist Batı iki asırdan fazladır
dünyayı talan ediyor, mazlum halkları vahşice sömürüyor. Can, mal, nesil, namus
güvenliğini yok eden, dünyayı kaos ve anarşiye boğan, halklara zulüm ve
işgallerden başka bir şey vermeyen Batı, insanların tahammül sınırının
kalmadığını ve bir kurtarıcı arayışına girdiklerini görünce onları sahte
kurtarıcılara yöneltti. İçerik olarak kapitalizmden farklı olmayan Komünizm,
kurtarıcı rolüne soyundu. Ama çok geçmeden kapitalizmle mücadele, halkların
kurtuluşu gibi iddialarla ortaya çıkan Komünizm ve türevleri; Marksizm,
Sosyalizm, Egzistansiyalizm, Nihilizm halkların gözünden düştü; kof bir akım
olarak tarihin çöp sepetine atıldı.
Mazlum dünya halkları kapitalizm ve
emperyalizm canavarına karşı gerçek bir kurtarıcı aramaya başladı. Asırlar boyu
insanlığa adalet ve özgürlük bahşeden bir medeniyetin kurucusu olan Yüce İslam,
İran İslam devrimi, Afgan Cihadı ve İhvan Hareketi’nin yükselişiyle tekrar
dünya gündemine oturup muhteşem bir dönüş yapınca mazlum halklar gerçek
kurtarıcının farkına vardılar ve dört elle ona sarıldılar.
Dünyayı kendi aralarında parselleyen
sömürgeci güçler önce bu gerçek kurtarıcıyı, İslam’ı kaba kuvvetle yok etmek
istediler. Rusların Afganistan’ı işgali, Saddam’ın elleriyle İslami İran’a
dayatılan kirli savaş, İsrail’in Lübnan’ı işgali, askeri cunta yoluyla Cezayir
ve Tunus’taki İslami hareketlerin bastırılması, Çeçen Cihadı’nın insanlık dışı
bir yöntemle bitirilmeye çalışılması, Batı destekli Sırpların Balkanlardaki
İslami uyanışı soykırımla bastırma girişimi bu yok etme arzusunun
tezahürleridir. Ancak tüm bu saldırılar İslami hareketlerin önünü tıkayamadı.
İslami hareketler kısa bir süre içerisinde mazlum halkların tek kurtuluş yolu
oldu ve güçlendikçe güçlendi.
Batı, Müslüman halkların kalplerini hızla
fetheden İslami uyanışın önüne geçebilmek için kültür emperyalizmine trilyonlar
akıttı. İslam’ı ve Müslümanları ötekileştiren yüzlerce film çevirtti. İslam
âlemini ahlaki ve kültürel olarak yozlaştırmak için ne gerekiyorsa yaptı.
Batı’nın, İslami uyanışı engelleyebilmek
için başlattığı projelerden biri de kendilerini İslam’a nispet eden uyduruk
dini akımların desteklenip güçlendirilmesiydi. Hakiki İslam’a karşı ılımlı
İslam…
Batı bütün bu çabalarında başarısız oldu.
Geçici başarılar kazandıysa da bunlar kalıcı olmadı.
Batı, yapabileceği her şeyi yaptı. Sadece
bir silahı kaldı. Dine karşı din… Şimdi elinde kalan bu tek silahını kullanmaya
çalışıyor. Müslümanları birbirine düşürme, onları birbirleriyle savaştırma,
onları çeşitli fitnelerle parçalayıp, zayıf düşürme silahı…
Batı bu silahı kullanabilmek için
Müslümanların yumuşak karnından ve zaaflarından fazlasıyla yararlanıyor. Bu
zaaflar ve yumuşak karın mezhepçiliktir, bağnazlıktır, taassuptur, Vahhabi ve
tekfirci mantıktır, düşmanı tanıyamama ve zamanı okuyamamadır, cemaat ve mezhep
çıkarlarını ümmetin çıkarlarından önde tutmadır; düşman tarafından kullanılıp
yönlendirilme tuzağına düşme tehlikesini barındıran siyasi ve kültürel
sığlıktır.
Ama Allah’ın izniyle Müslüman halklar
Batı’nın elinden bu son silahını da alacaklar. Düşmanın bu şeytani tuzağını er
geç anlayacak ve gafletten uyanacaklar. Kurtuluşun uhuvvet ve vahdetten
geçtiğini idrak edecekler. Batı’nın şimdiye kadarki tuzaklarını boşa
çıkardıkları gibi bu son tuzağını da boşa çıkaracaklar. Şii’nin Sünni’ye,
Sünni’nin Şii’ye muhtaç olduğunu, bu iki aziz kardeşin barışarak ve güç birliği
yaparak Batı’nın uğursuz gölgesini üzerlerinden kovamayacaklarının bilincine
varacaklar. Büyük şeytan Amerika’nın ve sömürgeci Batı’nın hiç birine dost
olmadığını, tek amaçlarının onların zenginliklerini talan edip dinlerini zayıf
düşürmek olduğunu hissedecekler. O zaman Şii, Sünni kardeşine kucak açacak,
mezhebini iktidar yapmak uğruna onu görmezden gelip bağnazların kucağına atmayacak.
Sünni, kendi haklarına sahip çıktığı gibi Şii kardeşinin de haklarına sahip
çıkacak, onu dışlayıp Suud tipi sahte hamilerin kucağına koşmayacak.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, Müslüman
halklar bu tuzağı da boşa çıkaracaklar. Yirmi birinci asrın İslam’ın asrı
olmasını hiçbir şeytani güç engelleyemeyecektir. Koyu karanlık bizi aldatmasın.
Bunun bir adım sonrası şafaktır…