Toplumsal hayatı
en çok etkileyen kesim, memur kesimidir. Memura verilecek her zam, topluma
yapılan bir ikramdır; çünkü memur almış olduğu parayı halkın içinde harcayan
halkın insanıdır. Dolayısıyla egemenliğini pekiştirmek isteyen hükümetler,
toplumun refah düzeyini arttırmak isteyen yöneticiler, devlet içerisinde
çalışan memurunun yüzünü güldürmelidir.
Halihazırda
başta temel gıda olmak üzere hayatın her alanındaki zamlar, sabit gelirli olan
memurları ve işçileri ciddi anlamda sıkıntıya sokmuş durumdadır. Yıllarca
okumuş, devlet kademesinde bir görev almış; öğretmenlerin, memurların ve memur
statüsünde çalışan diğer personellerin insan onuruna yakışır bir hayatı
sürdürebilmesi için maaşlarda ciddi iyileştirmelere ihtiyaç var. Memur-Sen
Başkanı Sayın Ali Yalçın'ın da her seferinde ifade ettiği gibi "Asgari
Ücret düzenlemesinde sabit ücretliyi, dar gelirliyi gözetme konusundaki
hassasiyeti takip ediyor, görüşmelerin olumlu sonuçlanmasını arzuluyoruz. Aynı
hassasiyetin kira ve ağırlaşan yaşam koşulları karşısında memurun alım gücünü
yükseltmek için de gösterileceğine inanıyoruz.
Ocak’ta
#RefahPayı ile memur gözetilmeli, alım gücü yükseltilmelidir.
Halihazırda
memurların almış oldukları maaşlar, temel gıdalara dahi yeterli gelmiyor.
Memurlar, mevcut zamlar karşısında almış oldukları maaşların eridiğini ifade
ediyor. Bu durumun başta öğretmenler içerisinde olmak üzere devlet dairesinde
çalışan tüm memurlar arasında ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiğini sahada
olanlar bilirler. Özellikle Memur-Sen’in konuyla ilgili hükümete daha ciddi
itirazlarda bulunması gerektiğini memurlar sürekli kendi aralarında söylüyor.
Konuyla ilgili
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, her seferinde hükümete önerilerde
bulunuyor. Umreden gelir gelmez ülkemizin birçok yerinde Divan toplantıları
yaparak her kesimden memurla muhatap olan Ali Yalçın’ın sözüne kulak verilmeli,
memura refah payı, hak ettiği şekilde verilmelidir. Unutulmamalıdır ki
hükümetleri ayakta tutan en önemli unsur memurdur. Bir devletin memuru karnını
doyurmaktan aciz kalır, evini ısıtmaktan, arabasının deposunu doldurmaktan
mahrum kalırsa o devlette ciddi sıkıntılar baş gösterir.
Memura verilen
her kuruş, aslında halkın kendisine veriliyor. Dolayısıyla halkını rahatlatmak
isteyen, halkına ikramda bulunmak isteyen bir hükümetin, memurun karnını
doyurması, memurun refah seviyesini yükseltmesi gerekir.
Başta memurlar
olmak üzere asgari ücret alan işçilerin ciddi endişeleri var. Nedir bu
endişeler? Memurların birkaç tane slogan şeklindeki sözlerini hemen aktaralım:
- 50.000 lira
maaş alsam da elektrik faturasına 2.000 lira geldikten sonra mercimeğin kilosu
50 lira-100 lira olduktan sonra ne işe yarar?
-İstedikleri
kadar maaşlara zam yapsınlar, temel gıdadaki astronomik artışlara engel
olmadıktan sonra bir işe yaramaz.
-Hükümet maaşa
zam yapsa da paranın alım gücünün düşmesine engel olunmadığı müddetçe toplumun
refah düzeyi yükselmez.
-Temel
gıdalardaki tekelleşmeye, akaryakıtın sürekli artışına; serbest piyasayı bahane
edip başta ev fiyatlarını, kira fiyatlarını haksız bir şekilde yükselten
istismarcılara hükümet engel olmadıktan sonra sabit gelirli vatandaşlarımız
mağdur olmaya devam edecek.
Öyleyse
hükümetin ne yapması gerekiyor?
Memura vermeli,
zamları durdurmalıdır. Daha önceden soğanı, patatesi zamlandıran şeytani
yapılar; şimdi insanın ihtiyaç duyduğu tüm gıda maddelerine zam yaparak
akaryakıt başta olmak üzere elektrik, su gibi insanın temel ihtiyaçlarını da
zamlandırdılar. Hükümetse bu süreçte çaresiz kaldı. Ocak ayı itibariyle bu
tıkanmışlık giderilmeli, piyasalara bir düzen verilmeli, paramızın alım gücünü
arttıracak tedbirler alınmalıdır.
Seçimlere az bir
zaman kaldı. Her zaman olduğu gibi inancımıza, toplumumuza düşmanlık eden
şeytani güçlerin taraftarlığını yapan kimseler; dini değerlere, Allah resulüne
hakaret etmekten vazgeçmiyorlar. İslami değerlerimize yapılan saldırıların
bireysel bir saldırı olduğunu düşünmüyoruz. Bunların tamamının planlı,
organizeli, tek bir kalemden çıkan şeytani faaliyetler olduğu kanaatindeyiz.
Konuyla ilgili hükümetin başta insanımızın insan onuruna yakışır bir refah
düzeyine erişmesi için gerekli tedbirleri alması hayati derecede önemlidir.
Bununla birlikte İslami değerlerimize saldıran şeytani güçlere karşı da tedbir
almasının hayati derecede önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan: “İslam düşmanlığı virüsü ile de mücadele ediyoruz." 28 Kasım
2020'de yaptığı bir konuşmada bu cümleleri söylemişti. Son günlerde ülkemizde
de İslam düşmanlığı virüsü hızla yayılıyor. Yetkililere duyurulur.
İlahi hükme
muvafık düşecek hüküm verme melekesine sahip hükümetlere kavuşmak duasıyla…