Kıyamet alametlerini anlatan hadislerde, ahir zamanda yalanlara
itibar edileceği ve doğru konuşanların yalanlanacağı, güvenilir kimselerin
hain, hainlerin güvenilir kimselere olarak yansıtılacağı belirtilir.
Kıyametin hakikati ALLAH’ın ilmi dâhilindedir. Lakin bu
alametlerin fazlasıyla günümüzde gerçekleştiğini ve algı operasyonları ile
gerçeklerin tamamen ters yüz edildiği bir dönemi fazlasıyla yaşıyoruz.
Konuyla ilgili olarak Resûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuşlardır:
“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler
yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak,
hainlere güvenilecek…” -Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, XXIII,
314; Heysemî, VII, 283-
İnsanlar maalesef doğrular ve gerçeklere inanmak yerine
nefis ve insi-cinni şeytanlara uyarak yalanlarla süslenmiş afyonlarla
kendilerini uyuşturmayı seviyorlar. Günümüzde artık “yalan at tutmazsa izi kalır” sözü slogan olmaktan çıkıp bir
siyaset ve hayat metodu haline gelmiştir. Küresel emperyalistler ve onların
emrindeki “toplum mühendisleri”
halkları aldatmak ve yönlendirmek için yalanlarla süsledikleri boş vaadlerle kendi
siyaset ve çirkefliklerine alet ediyorlar. Zamane insanı da bunun yalan ve
aldatma olduğunu gördüğü halde, nefsine hoş geldiği için bu yalanların peşinden
gitmekte bir beis görmüyor. Böyle olunca İslam davasını anlatan âlimlerden
davetçilere kadar büyük bir kesim Hak ve doğruları anlatmakta zorlanırken;
İslam düşmanı kesimler, emperyalist egemen güçler ve işbirlikçileri yalanlarını
çok rahat insanlara kabullendirebilmekteler.
İslam tarihinden bir örnek verecek olursak Bedir savaşı
öncesi Mekkeli müşriklerin ticaret kervanının bekleyen İslam ordusu, Mekke müşrik
ordusuna su götürmekle görevli iki askeri yakalamışlar. Müslüman askerleri,
yakaladıkları bu kişilere kim olduklarını sorduklarında, onlar da Mekke
ordusunun sucuları olduklarını söylediler. Ticaret kervanı bekleyen Müslümanlar,
sucuların yalan söylediklerini sanarak onları sıkıştırmaya başladılar.
Bunun üzerine Peygamber efendimiz (S.A.V.): “Adamlar doğru söyleyince onları dövüyor, yalan söyleyince de
vazgeçiyorsunuz. Bırakın rahat konuşsunlar!” diye buyuruyor.
Yine Abbasiler
devrinde Behlül Dânâ (R.A.) bir gün yolda giderken müfrezelerden kaçan bir kişi
ile karşılaşır. Şahıs yardım isteyerek:
- Aman Behlül bana yardım et kaçmam lazım!
Behlül sırtında taşıdığı boş çuvalı açar:
- Gir içine, der.
Şahısta çuvala girince, vurur sırtına çuvalı yoluna devam eder.
Biraz sonra şahsı
takip eden müfreze ile karşılaşır. Sorarlar:
- Behlül, falan şahsı gördün mü?
- Gördüm sırtımda der.
Ama onlar bu cevaba güler ve giderler…
Emniyetli bir yere gelince Behlül torbayı açar ve şahsı indirir.
Şahıs: - Aman Behlül ne yaptın? Hem beni kurtarmaya söz
verdin, hem de gammazladın...
Behlül gülümser ve cevabı çok manidardır:
- Merak etme! ONLAR DOĞRUYA İNANMAZLAR, DOĞRU SÖYLEYENE HİÇ İNANMAZLAR...
Evet, Behlül’ün söylediği hakikat bugün bütün insanlığı
sarmış durumda. Yalanlara inanılır ve itibar edilir, ancak doğrulara ve doğru
söze itibar edilmez oldu.
Yalan üzerine kurulu propaganda ve algı operasyonları ile
toplumların kaderi ile oynanır, seçimler kazanılır, ülkelerin haritası
değiştirilir, devletler yıkılır ancak yalanlar halen itibar görmeye devam
edilir. Mesela Saddam’ın elinde kimyasal silahlar var diye ülke işgal edildi.
Uyduruk 11 Eylül saldırıları, IŞİD’in ortaya çıkarılması ve bu bahanelerle
milyonlarca Müslüman öldürüldü, derin fitneler ile Müslümanları birbirine
kırdıran emperyalist ABD ve destekçileri halen başka ülkelere karşı aynı
oyunlarına devam ediyor ve insanlık peşlerinden gitmeye devam ediyor.
Ülkemizde ve bölgemizde durum farklı mı? Yüzyıldır ülke ve
bölge halkına kan kusturan parti ve örgütler halen aynı yalan propagandalar ile
seçimler kazanıp insanlarımızı sömürmeye ve ezmeye devam ediyorlar.
İnsanlarımızda yalan ve aldatmayı çok acı tecrübeler ile bilmelerine rağmen
hala da insanlık ve İslam düşmanı emperyalistlerin gönüllü uşağı olan örgüt ve
partilere destek vermeye devam ediyorlar.
Dost ve düşmanımızın kim olduğunu kavramazsak, dünya ve
ahiretimizi heba edeceğiz. Bu arada neslimizi ve gençlerimizi de bu oyun ve
algı operasyonlarına karşı uyarmazsak geleceğimizi emperyalistler belirleyecek.
Bunun olmasını istemiyorsak özümüze dönerek tarihte ve günümüzde yaşananlardan
ders almalıyız.
Selam ve dua ile…