Söylemler hep şikâyete yönelik olsa da işgalci israilin zulmünü kesen bir kişi, kurum veya girişim henüz yok. Gözler hep aynı yerlere takılıyor. Boykot, en etkili darbe diyoruz ve hamd olsun bu şuur katlanarak artıyor, aynı zamanda uzun süreli bir etki bırakıyor.

Arap yöneticilerin ne denli ABD ve işgalci bağımlısı olduklarını Gazze aynasıyla görmüş olduk. Kukla rejimlerin etkisiz siyasetleri, silik kişiliklerini ortaya çıkardı. Ne krallar “kral” kalmış ne de “prens”ler prens… Hepsi kuklaymış kuklacıların elinde. İngilizler çekip giderken yerlerine bıraktıkları bu kukla ailelerin hiçbir zaman Filistin diye bir dertleri olmamış. Hele Mescid-i Aksa veya Kudüs… asla.

Batının sözde demokrasi, insan hakları, kadın ve çocuk hakları gibi evrensel değerleri savunan sözüm ona ülkeler ise Arap rejimlerinden daha alçakça bir duruş sergilemekte, sırıtmakta ve işgalci israile teslim olduklarını kamu kurum ve kuruluşlarıyla beraber devlet olarak ortaya koymaktan çekinmeme rezaletini göstermekteler.

ABD, Kızılderilileri soykırıma uğrattı. İngilizler Afrika’nın yanı sıra Avustralya Aborjinlerine aynı akıbeti yaşattı. Endülüs Müslümanları Moriskolar, soykırıma uğradı. Haçlı seferleriyle İslam alemi yalnız bırakıldı. Moğol istilasıyla yine hedefte Müslümanlar vardı. Birinci dünya savaşı ve ikinci dünya savaşı ile dünya perişan oldu, milyonlar öldü. Hiroşima ve Nagazaki’de hala Atom bombası atılan topraklarda bitkiler yetişmiyor. Asya’da Japon ve Çin savaşları ile Kuzey-Güney Kore savaşları ayrı bir insanlık sınavı idi.

Ne oldu peki? Bunca savaştan sonra hangi ırk yeryüzünden silindi, hangi soykırımcı emeline ulaştı. En kötüsü olan Kızılderililer bile Kolomb’dan önce otuz milyon iken günümüzde ABD’de üç milyon yerli var. Kıtanın tamamında ise diğer ülkeler dahil bu sayı on milyona yakın gelebiliyor. Endülüs’te ise Müslüman sayısı gittikçe artıyor. Ne haçlılar ne cihan savaşları insanlığı yok etmedi, ırkları geç kabileleri yok edemedi. İşgalci israil mi Gazze Müslümanlarını ortadan kaldıracak? Soykırım uygulayabilir, zaten yapıyor; ama hiçbir zaman emeline ulaşmayacaktır. Allah’ın kanununa yani sünnetullaha terstir bu zulümden amaçlanan sonuçlar.

Asırlardır Müslümanlar bunca zulüm görmelerine rağmen İslam; hala dünyada en çok rağbet gören ve girilen bir dinken, bu nasıl olabilir; görüyor ve şahit oluyoruz. Kalbimiz ve yüreğimiz yaşanan soykırım ve katliamlara karşı müthiş üzüntü duysa da çaresizlikten kendimizi yiyip bitirsek de hakikat şu ki: Filistinli Müslümanlar asla yok olmayacaklar. Bilakis Simug yani Zümrüdüanka gibi küllerinden inatla doğacak ve kutsal toprakların izzetini direnişle elde edecekler. Soykırımcı israil ise her zamanki gibi Tih çölünün lanetlileri olarak avare avare gezecek, insanlardan kaçacak ve uzak duracaklardır.

Bu nedenlerden ötürü Allah’tan hiçbir zaman ümidimizi kesmiyor, zulüm ne derece şiddetli olursa olsun zaferin ardı sıra geleceğine inanıyoruz. O günlerin yakın olması duasıyla….