Geçen günlerde Milli
Eğitim Bakanının şöyle bir konuşması oldu. “2023 yılında hedefimiz, 4 ve 5
yaşta olanların okul öncesi eğitim erişimini %100’e çıkarmak. Dolayısıyla 2022
Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda da yer aldığı şekliyle 5 yaşa
anaokullarının zorunlu hale getirilmesi yönündeki hedefimizi gerçekleştirmek
için tüm planlarımızı ve bütçe yapılandırmamızı yapıyoruz. Şu anda bağımsız
anaokulu ve ana sınıflarında yaklaşık 1 milyon 220 bin öğrenci eğitim alıyor.
Yeni oluşturulacak kapasite ile bunu 2,5 milyona çıkaracağız. Böylece okul
öncesi eğitim kapasitesinde %100’lük bir artışı sağlamış olacağız."
dedi.
Okul öncesi eğitimi
zorunlu yapmanın alt yapısını oluşturmakla, çocukları anne kucağından alarak
geleceğinizi huzur evlerine hazırladığınızın farkında mısınız? Çocukların 12
yıllık gibi bir ömrünü istenen hedefe ulaştırmadıkları yetmiyormuş gibi bir de
bebekliklerini de alacaklar. Sanki ilk, orta, lise ve üniversitede ne
veriyorlar da okul öncesinde verecekler. Tamamen kadını toplumun içine atıp
aileyi batıda olduğu gibi çökertmeye çalışmak ve ebeveyn ile çocuğu birbirine
bağlayacak bağları zayıflatmak olacak bu sistem.
Özgürlük adı altında
toplumun yarısı olan kadınları sokaklara salarak toplumun temeli olan ailenin
içine pimi çekilmiş bomba atanlar, bu yetmiyormuş gibi çocukları da zorunlu
eğitime mecbur etmenin alt yapısını oluşturuyorlar. Konu çocukların küçük yaşta
dini öğrenmeleri olunca tenekeden çıkan ses gibi feryad edenler, ana kucağından
çocuğu alıp ne idiğü belirsiz bozuk zihniyetli, kötü giyimli kişilere teslim
etmeye çalışmak geleceği karanlığa gömmekten başka bir şey değildir.
Eğitimden biraz
anlayanlar bilirler ki çocuk gelişimi ve okul öncesi bölümlerini okuyanların
%90'ı kadınlardan oluşmaktadır. Şu an okul okuyan bayan öğretmenler kadar
çocuklara kötü örnek olan bir öğretmen profili de yoktur. Ne yazık ki bayan
öğretmenler okula değil de -affedersiniz- podyuma çıkar gibi giyinip okula
geliyorlar. Küçük çocuklara ahlak sınırlarına aşan giyimleri ile kötü örnek
olarak bilinç altlarına açık saçıklığı empoze ederek geleceklerini ve
maneviyatlarını karartıyorlar. Ayrıca okul öncesi ve anaokulu dersleri genelde
çocukları eğlendirerek işleniyor. Tabi bu eğlendirme, oynama; çocuğun ahlaki
yapısı, maneviyatı göz önüne bulundurularak yapılmıyor. Öğretmenlerin böyle
hassasiyetleri de yoktur. Her telden çalıyorlar, oynuyorlar. Ağaç yaşken
eğilir, diyoruz. Küçücük fidanların kötü suyla beslenilmesi fidana zarar. Sisteme
göre cahil, bana göre ise cennetin ayaklarına serildiği alnı secdeli annelerin
elinde yetişen çocuklar, çoğu okul öncesi bayan öğretmenlerin elinden daha
terbiyeli daha ahlaklı, daha dürüst ve daha karakterli yetişirler.
Eğitimde kronik hale
gelen bir sürü problemler çözüm beklerken, çok da ihtiyaç olmayan yeni bir alan
açmak gerçekten abesle iştigaldir. Hala ilkokullara yeteri yardım yapılmazken,
okul idareleri bağış adı altında A4 kâğıdı ve temizlik malzemeleri isterken,
ücretli öğretmenlik sorunu çözülmemişken... başka bir alana yoğunluk vermek
sorunu derinleştirir. Sorun üstüne sorunun oluşmasına zemin hazırlar.
Bununla anaokulu ve
okul öncesi ile 4-6 yaş arası çocuklarını İslami kreşlere veya Diyanet'e bağlı
Kur’an kurslarına göndermek isteyen ailelere engel olunmuş olunacak. Şimdiki 8
yıllık kesintisiz eğitim bile ortaokulda çocuklarını hafızlık kurslarına
göndermek isteyenlere engeldir. Ayrıca tek tipçi eğitim sistemi dayatılmış
olur. Bu şekilde çocuk üzerinde ebeveynin hiçbir söz hakkı da kalmıyor.
Sonuç olarak diyoruz
ki
Hiçbir anaokulu; ana
kucağı kadar şefkati, merhameti ve sevgiyi barındırmaz. Güçlü Türkiye, mutlu
çocuklar için çocukların anne kucağında eğitilmesi gerek, ana okullarda değil.
Çocukları, ana kucağından alarak geleceğinizi huzur evlerine dönüştürmeyelim.
Kendi kariyeri için çocuğunu başkasının kucağına atan velinin gün gelecek
çocuğu da kendi kariyeri için velisini -huzursuz- huzur evlere atacaktır. Tarih
buna şahittir…