Ülke Müslümanları ve ümmet
olarak içinde bulunduğumuz acı verici bir durumu ele almak istiyorum. Hak din
mensubu olmamıza ve Allah’a iman edip dayanmamıza rağmen, sanki suç işlemişiz
gibi nedense hep savunmada ezik bir halde kalıyoruz? Ve bu ruh halini bir türlü
üzerimizden atamıyoruz.
Al-i
İmran suresi 160. Ayette: “Allah size yardım ederse, sizi
yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım
edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” Buyurulmasına
rağmen ve zaferin ancak müminlerin olduğu belirtilmesine rağmen neden bu ruh
halini üzerimizden atamıyoruz? Neden korkuyoruz? Bizler iman edenler ve sırtını
tek güç ve kuvvet sahibi olan Allah’a dayayanlar olarak kimden niye korkalım?
Onlar bizden korksun.
Müslümanlar maalesef
dinlerinden haberdar olmadıkları, inançlarını tam yaşamadıkları ve
kendilerinden emin olmadıkları için, çoğu zaman kendilerini gizleme yoluna
gidiyorlar. Batıl inanç ve ideoloji sahiplerinin, Müslümanlardan çekinip batıl inançlarını
gizlemeleri gerekirken, tam aksine Müslümanlar sanki yanlış bir şey yapmışlar
gibi kendilerini gizliyorlar. Bu durum maalesef halkının çoğunluğu Müslüman
olan toplumlarda da oluyor. İslam düşmanlarının mahkum olmaları gerekirken,
Müslümanların mahkum bir tavır içerisine girmelerini anlamak mümkün değildir.
Bu durum hayatın her alanında; siyasetçiler, akademisyenler, iş adamları ve
gazeteciler arasında da kendini gösteriyor. Batıl düşünce ve ideoloji sahipleri
ile sapkın görüş ve yaşam tarzına sahip olanlar açıktan bu kötülüklerini yaymak
için çalışırken Müslümanlar, 'aman beni bilmesinler' veya 'ben
tarafsız görüneyim' gibi korkak tavırlar içerisine girebiliyorlar.
Dünyalık mal, makam ve
mevkiinden korkanlar olunca bu “aşağılık kompleksi” ezik ruh halini
üzerimizden atamıyoruz. Hak dava müntesipleri olmamıza rağmen, davamızı
savunmaktan ve sahiplenmekten çekiniyoruz. “Aman kimse bilmesin, aman
kimse duymasın” diye kendimizi şartlandırıyoruz. Bir yerde memur ve
çalışan iken Allah yerine amirden çekiniyoruz. Sonra oraya amir olduğumuzda
yetki bizim elimize geçtiğinde, bu defa da o yetki ve makam elimizden gitmesin
diye korkak ve ürkek davranıyoruz. Böyle yaparsak hiçbirimiz mahşerde bunun
hesabını Allah’a veremeyiz. Oysa bizleri de sahip olduğumuz ve güç
yetiremediklerimiz dahil mevcudatta olan her şeyi de yaratan Allah’tır. Hiç
kimseye muhtaç olmayan herkes ve her şeyin O’na muhtaç olduğu Allah’ın dini ve
davası yolunda olduğumuzda kimden niye çekinelim ki?
Bakın Allah’u Teâlâ ne
buyuruyor:
“Göklerin ve yerin orduları
Allah’ındır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” -Fetih
Suresi: 7-
"Gevşemeyin, üzülmeyin;
eğer müminlerseniz üstün olan sizlersiniz!" -AI-i İmran: 139-
Bediüzzaman hazretleri de:
“İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata
meydan okuyabilir…” diyerek durumu ne güzel izah ediyor.
Bize dayatılan aşağılık
kompleksine maruz kalmamız; kendi dinimizi, tarihimizi, medeniyet
değerlerimizi, vaziyetimizi ve sorumluluklarımızı bilmememizden kaynaklanıyor.
Bunun çözümü İslam’ın bize ne sunduğunu, aziz dinimizin ve Allah’a imanın nasıl
bir nimet olduğunu kavramaktan geçiyor. Gençlerimize ve yeni nesillere İslam’ın
sadece Müslümanlar için değil, bütün mevcudat için büyük bir nimet olduğunun
kavratılması gerekiyor.
Müminler olarak hakiki imanı
elde ettiğimizde üstün olduğumuzu (AI-i İmran: 139) gibi ayetler belirtmesine
rağmen bu eziklik ve aşağılık haline neden bürünüyoruz? Neden sürekli kendimizi
savunma yapma psikoloji ile şartlandırıyoruz. Oysa dinimizin Hak, davamızın
Hak, yolumuzun Hak olduğuna önce kendimiz hakiki imanı elde ederek gerçekten
inanmalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Bunu yapınca biz değil, İslam
düşmanları korksun. İslam düşmanı şeytanın aveneleri ezik ve savunma
pozisyonunu üstlensinler. Biz İslam’a gerçekten sarılırsak onlar ve
tapındıkları dünyada da ahirette de rezil olacaklar.
“O inkârcı kâfirlere de ki,
siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası
ne fena bir döşektir.” -A’li İmran Suresi: 12-
Eziklik duygusuna kapılmamız
için herhangi bir neden yoktur. İnancımız ve akidemiz iftihar edilecek bir
haldeyken neden başkaları karşısında aşağılık kompleksine kapılalım ki?
Selam ve dua ile...