Osmanlı’dan sonra kurulan Cumhuriyet’in
iki temel zihniyet üzere kurulduğunu bu köşeden birçok kez yazdık. Gazetemizin
köşe yazarları ve analistleri de bu hususta yazıp çizdiler. Osmanlı’ya
Batıcılık adı altında sirayet eden “Ulusalcılık” ile “Laiklik”, bahsettiğimiz
iki zihniyetin ana başlıklarıdır.
Türkiye’nin Batı illerinde nispeten kabul
gören her iki zihniyet, Doğu ve Güneydoğu illerinde ters tepti. Çünkü laikliğin
kokusu hissedildiğinde, bölgede büyük bir tepki oluştu ve neticede Şer’i
düzenin devamına yönelik kıyam hareketleri baş gösterdi.
Fakat “Ulusalcılık” zaman
içerisinde etkiye tepki gösterdi. “Ne mutlu Türküm diyene”, “Bir Türk dünyaya
bedeldir” gibi cümlelerle dağlara taşlara yazılarak, Kürdün gözüne gözüne sokulan
ulusalcılık, Kürtleri Türkleştirmediği gibi onlara Kürt olduklarını hatırlattı
ve PKK’nin doğması ile sonuçlandı.
Bilindiği üzere Kürt coğrafyası çok
erken tarihlerde İslam ile tanıştı. Günümüz ulusalcı Kürtleri bu tanışmadan,
yani İslamlaşmadan haz etmezler ama Kürt kültürünün günümüze kadar ulaşmasında
İslam dini can suyu oldu.
Nitekim daha önce İran ve Bizans
emperyalizminin gürzlerine duçar olan ve inim inim inleyen bu halk, İslam
sayesinde kısa süre içerisinde Şeddadîler, Mervanîler gibi devletler kurdular
ve Eyyubîler ile bütün ümmete önderlik etme şerefine erdiler.
Ayrıca medreselerde yüzlerce âlim,
şair, bilim insanı yetişti. Bugün dahi Kürt kültürü adına onların eserlerini
takdim edip, Kürtlerin bilim, kültür, edebiyat vb. alanlardaki hünerlerini dile
getiriyoruz.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi
ulusalcılık zihniyeti, Kürtlerin arasında PKK ve HDP’yi doğurdu. Sistem ile
yaşanan 40 yıllık çatışma, Kürtlerde bir duygusal kopuş gerçekleştirdi.
Dolayısıyla sosyalist, laik, ulusalcı, LGBT savunucusu da olsa, dindar Kürt
insanı kendisi ile uyuşmayan bu yapılara kaydı.
Oysa İslam’da ulus değil ümmet
vardır ve bütün halkların kardeşliği esas alınır. Herkes kendi sınırları
içerisinde kendi kültürü ile yaşar ama el âleme karşı bir yumruk gibi olunur. İslam’ın
uygulandığı kısa dönemlerde söylediklerimiz yaşandı ama saltanat ve beraberinde
yürürlüğe konan milliyetçi akımlar gibi nedenler, bu kardeşliğin tesisini
zorlaştırdı. Buna rağmen Kürtler yukarıda zikrettiğim devletleri inşa ettiler.
Fakat günümüzde Kürtler bir yol
ayırımındadırlar. Kendilerini temsil ettiğini beyan eden PKK ve HDP, Batıdan
bahşedilecek en ufak kırıntı çıkarların karşılığında, İslam’ı ötelemek,
toplumdan izole etmek ve yerine Batılı değerleri yerleştirmek için
çabalamaktadır.
Zaten bahsettiğimiz husus,
Kürtlerin gündelik yaşamında açık seçik görülüyor. Milli açlık o kerteye gelmiş
ki, Kürtlerin ulusalcı kanadı her türlü tavizi vermeye hazır görünüyor. Oysa
terk edilen kadim İslam dinidir ve bu din sayesinde Kürtler, Bizans ve İran’a karşı
gelip, kültürünü yaşattı. Yoksa Hıristiyan Kürtler Bizans’ın, Zerdüşt Kürtler
ise Farsların arasında eriyip gidecekti.
Maalesef günümüzde de aynı
tehlikeden bahsedilebilir. Son zamanlarda binlerce Kürt genci, Avrupa’ya göç
etti. Avrupa’ya gidenler Kürdi özelliklerini muhafaza etse bile, ikinci ve
üçüncü kuşakların Batılı yaşam tarzına geçmesi eşyanın tabiatı gereğidir.
Batı’nın kendi yaşamını dayatması
sadece Kürt diasporası için geçerli değildir ki endişemiz yurtdışı ile sınırlı
kalsın. Görülen o ki Batı kadim coğrafyamızda dahi PKK ve HDP eliyle yerleşmek
ve kendileri için potansiyel tehlike arz eden İslam dinini Kürtlerin
gündeminden çıkarmak amaçlı büyük mesafeler kat etmiş durumdadır.
Bütün bu tehlikeli gidişatı gören
HÜDA PAR, İslam’ın bütün halklar ve bu arada Kürtler arasında da etkinliğinin
devamından yana olan politikalar izlemekte, tedbir olarak önümüzdeki seçimlerde
bu çerçevede argümanlar geliştirmektedir.
14 Mayıs seçimi Kürtlerin; batıcı,
ulusalcı, laik kesimi ile İslam referanslı muhafazakârları arasındaki tercihini
ortaya koyacaktır. CHP ve HDP ile kol kola giren Ali, Temel ve Ahmet’lerin
mevcut durumu bu yönden okumaları ve titreyip, geri dönmeleri kendilerinin
ahiretleri açısından oldukça önemlidir.
Ekseriyet oluşturulan algılar nedeniyle
durumun vehametini görmese dahi, önümüzdeki seçimde Kürtler; İslami zihniyet
ile ulusalcı, laik, LGBT sevici olan Batılı zihniyetten birini, dolaylı veya
dolaysız tercih edeceklerdir.