Kudüs’ün Kılıcı savaşında büyük yara alan Siyonist canavar
öfke, panik ve şaşkınlık içinde.
Siyonist canavar panik ve şaşkınlık içinde; çünkü tüm
direniş güçleri aynı anda ve birlikte hareket ederek bu büyük destanı yazdılar.
Yıllardır başta Filistinlilerin kendi içlerinde olmak üzere Müslümanların
tefrika ve dağınıklığa düşmeleri için devasa bütçelerle yatırım yapıyordu
Siyonist canavar ve hamileri. Ama başarısız oldular… Ne mezhepçilik ve ne de
milliyetçilik fitnesi Müslümanların Kudüs davası etrafında birleşmelerine engel
olabildi. Ve en önemlisi yetmiş yıl sonra ilk defa tüm Filistinlilerin bir
araya gelip tek hedef etrafında birleşip direnmeleri… Mukaddes Kudüs tüm
Filistinlileri birleştirdi. Gazze’den Ramallah’a, 1948 topraklarından Ürdün ve
Lübnan mülteci kamplarına, her yerdeki Filistinliler Kudüs için tek yürek, tek
yumruk oldu ve destansı direniş bayrağını dalgalandırdı.
Siyonist çete panik ve şaşkınlık içinde; çünkü Kudüs Kılıcı savaşı sonrası Kudüs’ü
savunma ve kurtarma cephesi daha da güçleniyor, bu cepheye katılım artıyor,
bölgesel bir cephe haline geliyor. İran’dan Lübnan’a, Yemen’den Irak’a,
Türkiye’den Mısır’a, Afganistan’dan Pakistan’a birçok İslami hareket bir
sonraki savaşın içinde yer alıp, canı ve malıyla Kudüs’ün savunulması davasına
katkı sunma istek ve niyetini ilan etmiş durumda…
Direniş cephesinin liderleri; Hamas’ın, İslami Cihadın ve
Hizbullah’ın yetkilileri bundan sonraki savaşın bölgesel bir savaş olacağını
açıkça söylüyorlar. Savaş sadece Gazze ile Siyonist çete arasında olmayacak.
Tüm bölgeye yayılacak… Lübnan, Suriye ve belki de Ürdün ile Mısır toprakları da
bu büyük savaşın cepheleri arasına girecek. Ta İran’a kadar uzanma ihtimali
var.
Filistin İslami Cihad Hareketi Liderlerinden Halid el-Bataş bu durumu şu
cümlelerle ifade ediyor: “'Kudüs için bir sonraki savaş bölgesel bir savaş
olacaktır. Direniş güçleri Siyonist rejimle savaşa girebilecek ve Kudüs için
bölgesel bir savaşı yönetebilecektir.”
Hamas liderleri de bunu daha önce açıklamışlardı. Evet, Kudüs’ün Kılıcı
savaşı, Kudüs’ün kurtarılması yolunda atılmış bir ilk adımdı ve bunun devamı
kesinlikle gelecek. Direniş cephesi buna hazır. Hem maddi ve hem de manevi
olarak hazır. Bunu bilen Siyonist canavar büyük bir korku, panik ve şaşkınlık
yaşıyor. Tüm dünyanın süper güçlerini arkasına aldığı halde nasıl bu günlere
gelindiğini ve böyle dehşetli bir zillet yaşadığını anlayamıyor, şaşkınlık
içinde bocalıyor. Ümitsizlik içinde çırpınıyor.
Bu korku, şaşkınlık, panik, ümitsizlik hali Siyonist çeteyi
öfkelendiriyor. Bir asra yakındır kurduğu tüm tuzakların, şeytani projelerin,
cinayetlerin, vahşetlerin, organize ettiği darbelerin, finanse ettiği fitne
odaklarının, hizmetine amade kıldığı devletlerin, örgütlerin hiçbir işe
yaramadığını, yok oluş sürecini geciktiremediğini görünce öfkeden kuduruyor,
azgın bir boğa gibi çılgınlaşıyor. Bu öfke ve çılgınlık nöbetleri akıllıca düşünme,
ince hesap yapma yeteneğini elinden alıyor. Hata üstüne hata yapıyor. Ellerini
arı kovanına sokuyor. Direniş cephesinin sabrıyla oynuyor. Sonunu getirecek
bölgesel savaşın başlaması için ne kadar ahmaklık varsa yapıyor.
Taciz ediyor, kışkırtıyor, tahrik ediyor; aklınca içine düştüğü korkunç
zilleti örtbas edip daha ölmediğini, hala çok güçlü olduğunu göstermeye
çalışıyor. Böyle yaparak yenilmezlik efsanesini tekrar pazarlayabileceğini
sanıyor.
Ama ümmet biliyor, ümmet teyakkuzda; bu defaki savaşın Kudüs’ü kurtuluşa
götürecek bölgesel bir savaşa dönüşeceğini hissediyor. O günü heyecanla
bekliyor. O yüzden ümmetin salih evlatları,
zengin-fakir olduklarına bakamdan Filistinli kardeşleri, Kudüs davasının
kahraman evlatları için yardım yapmaya koşuyor. Yardım kampanyalarına destek veriyor.
Ceplerindeki harçlığı bağışlıyor. Bu mukaddes savaşta, ümmetin kurtuluş
savaşında kendilerinin de bir payı olsun istiyor.