0

 

 

Son günlerde olayların tırmanışı elbette ki aniden gelişen bir durum değildir. Zira hiçbir olayın kendiliğinden geliştiği söylenilemez. Bugün yağmurun yağmasından önce bile rüzgarın ortaya çıkıp, bulutları bir araya getirdikten sonra, yağmura sebep olduğu bilinmektedir. İşte barış süreci olarak yanlış izdivaçlar sonucu memleketimizVAHŞİYANE olaylara gebe kalmıştır.

Hükümetin, Kemalist rejimden yıllarca çektiği sıkıntılarıyla serzenişleri göğe çıkan mazlum halkın sesinin duymayarak, onları tekrardan ikinci bir zalimin kucağına itmesi sonucu ve bunun sonucunda mazlum halkın tekrardan bir huzursuzluğun içine atılması, barış sürecinin sonucu olan bir gelişmedir. Türk dil kurumunun artık sözlükte, Barışın, savaş, kan ve gözyaşı anlamını yerleştirmesine şahit olmaktayız.

Barış süreci olarak doğan gelişmeler, yanlış adımlar sonucunda bela sürecini beraberinde getirmiştir. Tabi bela süreci barış sürecinin bir yansıması olduğundan, doğal olaraktan barış sürecinde toplanılan mühimmatın denenmesi gerçekleşecektir. Tabi yine de temennimiz, huzur ve gerçek barışların İslami bir çerçeve de gerçekleştirilmesidir.

Barış sürecinin bittiğini söylemek istemiyorum. Zira başlamayan bir sürecin bitişinden söz etmek, doğmamış bir çocuğa kız istemek kabilindendir. Barış süreci başlamamış ve bitmemiştir. Hükümet o sürecin başlangıcı olarak kendine oy toplamayı referans alırken, örgütte bu sessizlik sürecinde, mühimmat depolayarak, şehri (Kandil)leştirmeyi referans olarak almıştır.

Peki, bu süreçten sonra, gerçek barış süreçlerinin miladına şahit olabilecek miyiz? Bunun cevabı, daha önceki muhatabın ve işverenin barış konusundaki samimiyetleri oranınca, güzellikleri görmek nasip olacaktır. Yukarıda barış sürecinin ne dayanarak referans alındığını göz önünde bulundurduğumuz da, güzelliklere pek şahit olamayacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ama her şeye rağmen barış sürecinin tekrardan başlamasını istiyorsak, barış süreci olarak isimlenen bu sürecin isminin de değişmesi gerekmektedir. Zira bu ismin halka maliyeti ağır olmuştur. Silahların depolanması, sinsi planların çizildiği, katliam projelerinin hazırlanması gibi bir sürü teori, barış sürecinde gerçekleşmiştir. Ve bunların hepsi de silahlanmaya yönelik bir çabaydı.

Ayrıca barış, kızgın iki millet arasında gerçekleşir. Biz bölgemiz de birbirine kızgın, dargın iki millet görmemekteyiz. Kızgın olanlar barışabilir. Ama Müslüman halkın kimseyle dargınlığı olmadığından, barışma gibi bir sorununda olmadığını söyleyebiliriz. Kısacası bölgede barışacak birileri yoktur. Sadece silahlı olan bir millet vardır. Ve öncelikle silahların bırakılması süreci başlatılmalıdır. Böylelikle biz barış süreci yerine, barış sürecinde depolanan silahların, bırakılması yani “silahların gömülmesi” süreci ile bu işe başlamamız doğru olacaktır.

Yine silahların bırakılma sürecinde “barış savaştan daha hayırlıdır” gibi bir ayetin kutsiyeti varken, İmralı’dan gelen metinlerin kutsal metinler gibi görülmesine son verilmelidir.

Barış, savaş kışkırtkanlığı yapan, savaştan nasibini alan kişilerin iki dudağı arasında zikredilmesine son verilmelidir. Barışın gerçek sevdalıları olan ve gerçek kutsal metinleri referans alanların bu sözcüğü zikretmeleri süreci başlatılmalıdır.

Yine akil insanların yanında bu sürecin halli için Âlim ve kanaat önderlerine de bu süreçte geniş bir yer verilmesi gereklidir.

Bu sürecin zaman kazanarak tek taraflı güçlenme yerine, tüm halkın güçlenip, sağlam güçlü bir halkın oluşturulması amaç edinmelidir.  Tek taraflı menfaate dayalı güçlenmenin eninde sonunda gücünü, diğer tarafın yok edilmesi için kullanacağını unutmayalım.

Yine bu silahsızlanma sürecinin halkın gözü önünde şeffaf olarak yapılması, belirli tarihlerde periyodik olarak tüm tarafların katılımıyla gerçekleştirilmesi gereklidir. Cenazelerin göz önünde olduğu bir dönemde, gizli anlaşmaların maslahata yönelik olduğuna kanaat getirmek, abesle iştigaldir.

Silahsızlanma sürecine samimiyetle iştirak edenlerin, kan ve gözyaşının hiçbir zaman kalıcı bir mühimmat olmadığına kanaat ederek bu işlemi başlatmaları gerekmektedir.

Bu süreci başlatacak hükümetin, bu adımında samimi olması, muhataplarında bu samimiyete karşın samimi adımlarla yola çıkması gerekir. Zaman kazanmaya yönelik hiçbir adımın samimiyetsizliğinden artık şüphe edilmemektedir.

 

Halkımızın ve milletimizin huzuru için, mazlum insanların cenazelerine şahit olmamak için, yeni bir barışın tesisi için “silahsızlanma sürecinin” başlatılmasını arzulayan herkesin Allah’ın korumasında olması temennisiyle…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *