10

Bismihi Teâlâ

  En uzun yaz tatili yapan ülkelerin başında yer alıyoruz.

Ortalama olarak 13 haftalık bir zaman dilimine denk geliyor bu süre.

 Bundan iyisi mi var(!)

Kaba bir deyişle alan memnun veren memnun mu, sizce?

Rahatlıkla söylenebilir:

Bu süre uzun mu uzun. Verimsiz mi verimsiz geçiyor.

 Hele günümüzde, çok sönük kalıyor.

Tarımın aktif olduğu dönemlerde aileler uzun yaz döneminde bireyden istifade ederdi.

Bağ, bahçe, koyun otlatma gibi işlerde uzun yaz tatili belki de gerekirdi.

Zaten bu tür uygulamalar ciddi bir eğitim aracıydı.

Devinişsel, duyuşsal yönden bireye çok katkı sağlardı.

Sosyal yönden de ciddi faydalar sağlamıyor değildi.

Uzun bellekte unutulmayacak hatıralar bırakması sürecin en eğlenceli yanıydı.

Yani kazan kazan metodu buna derler galiba.

Maalesef, günümüzde uzun yaz tatili tekdüze geçiyor.

Sosyallikten kopuk, bilişim aygıtlarının bağımlılığıyla geçiyor çoğu kez.

Hele, 3T’nin esaretinde geçirilen bu yaşlar belki de telafisi zor tahribatlar bırakıyor.

Telefon, tablet, televizyonla aşırı şekilde geçirilen bu dönem zihne ket vurması için yetiyor.

Uyuşmuş, dikkati tamamen kaçmış bireyleri; soğuk okul binaları kolay sürede toparlamakta zorlanıyor.

Şehir yaşamı bana göre çocuklar açısından talihsiz bir ortam.

En azından birinci çocukluk evresi için öyle.

Aileler açısından masraflıca bir şey.

Her şey para pulda düğümleniyor.

Belki de birtakım şeyleri aileler yapmak ister, lakin ekonomik koşullar fırsat vermeyince olmuyor, olamıyor.

Öğrenim yaşında olan çocuklar, sahi okulu sabırsızlıkla bekliyor mu?

Ya da bir an evvel okuluna, akranlarıyla buluşmak için gün sayıyor mu?

En önemlisi okulunu özlüyor mu?

Sınıfını, öğretmenini-öğretmenlerini özlüyor mu?

Evet, demek kolay değil sanırım.

Yine de olumlu pencereden bakmak iyidir.

Otoriteler okulu en büyük sosyal örgütlenme yeri olarak gösterir.

Elbette öyle.

Zevkli ve eğlence yeri olarak göstermede ibrenin bir ucu bize bakıyor.

Bunun için değerlerimiz arasında görmemiz lazım.

Aileler ve okullar bunu göstermeyince olur mu?

Yani ‘Sen sağ ben selamet.’ mi diyeceğiz?

Hayır.

Gayrı pes… deme lüksümüz olabilir mi?

Eğer iflas bayrağını çekmişsek, o zaman; elimizin altındakine “Vermeyince mabut neylesin Mahmut.”   demesine davetiye çıkarmış olmaz mıyız?

Kalın sağlıcakla.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *