490

Evet, onlar kâfirdirler! Sağcılarıyla, solcularıyla, demokratlarıyla, ateist ve deistleriyle, Kapitalist ve Marksistleriyle, Batıdaki güç odakları kâfirdirler… Liberallerinden tutun ırkçı Nazilerine kadar onlar kâfirdirler. Ve neccistirler, pistirler!

Neden kâfirdirler? Kâfir ne demek? Kâfir, İslami literatürde örten, gizleyen, hasıraltı eden demek… Onlar, Batı dünyasındaki imtiyazlılar, iktidarlar hakkı, hakikati, doğruları, güzeli gizledikleri, örtbas ettikleri, ötekileştirdikleri, yok saydıkları, bu değerleri imha etmeye çalıştıkları için kâfirdirler…

Batılı iktidarların gizlemeye, yok etmeye, ötekileştirmeye çalıştıkları en büyük hakikat, en büyük güzellik ise şanı yüce Kur’an’dır… Batılı güç odakları neden Kur’an’a düşmandırlar? Kur’an’la dertleri ne? Hiçbir dine inanmayan, ahireti inkâr eden, dindar geçinenlerin bile dindarlık iddiaları sadece sözde kalan, hayatlarında dine hiçbir şekilde yer vermeyen, dini yaşantıya tahammül etmeyen, edemeyen Batılı imtiyazlı sınıflar neden aynı düşmanlığı ve yok saymayı İncil’e, Tevrat’a göstermiyorlar? Düşmanlıkları neden sadece Kur’an’a?

Çünkü onlar Kur’an’ın yeryüzündeki tek hak kitap olduğunu biliyorlar. İncil’in ve Tevrat’ın diğer beşer aklının ürünü kültür, inanç ve ideolojiler gibi batıla hizmet ettiğinin, dolayısıyla onlar için herhangi bir zarar ve tehlike oluşturmadığının farkındalar. Ne yazık ki İncil de Tevrat da sadece isimleriyle ilahi kitaplar olarak kalmışlar. Bu iki mukaddes kitap ne yazık ki içerik olarak saptırılmış, tahrif edilmiş, batıla hizmet eder hale gelmişlerdir.

Batılı iktidarlar, batılı güç odakları, Batıdaki imtiyazlı sınıflar Kur’an’a düşmandırlar. Kur’an’ı kendileri için en büyük tehlike olarak görüyorlar. Çünkü Kur’an büyük bir manevi buhran içinde yok olmanın eşiğine gelmiş, mutsuzluk girdabı içinde boğulmak üzere olan sıradan Batılı insanlar için bir kurtarıcı görevi görüyor. Kur’an’ın etkisi, Kur’an’ın şöhreti Batı’da hızla yayılıyor. Kur’an o mucizevi yönüyle onunla tanışan, onu okuyan Batı insanının gönlünü fethediyor. Batı dünyası aydınıyla, bilim adamıyla, sanatçısıyla, sıradan insanıyla İslam’a koşuyor, kurtuluşu, huzuru İslam’da buluyor. Üstat Bediüzzaman’ın tabiriyle Batı İslam’a gebe…

Kur’an’ın Batılı halkların gönüllerini fethetmesi, İslam’ın Batı dünyasında hızla yayılıp taraftar bulması Batılı iktidarlar için, onların imtiyazları için büyük bir tehdittir.

İki asırdan fazladır dünyanın başına bela olmuş Batı uygarlığının temel beslenme kaynağı sömürüdür. Her türlü zulmü, çirkinliği, algıyı, yalanı, kandırmacayı, hukuksuzluğu, sapkınlığı kullanarak bu sömürülerini devam ettirmek istiyorlar. Talan ve haksız kazanç çarkının sürdürülmesini arzuluyorlar. Hem Batıya hem de dünyanın diğer coğrafyalarına egemen olan bu bir avuç zorba sermayedar halkların açlığı, mutsuzluğu, esareti pahasına imtiyazlarını koruma derdindeler.

Biliyorlar, Kur’an’ın güçlenmesi, Kur’ani değerlerin kalplere hükmetmesi halkların bilinçlenmesine, hak ve hukuk arayışlarının artmasına, özgürlük taleplerinin yükselmesine yol açacak. Kur’an insanın özgür olmasını, zulme boyun eğmemesini, haklarına sahip çıkmasını, israf ve tüketim çılgınlığından uzak durmasını, zalimlere baş kaldırmasını, kendini ezdirmemesini, keyfiliğe dur demesini emrediyor inananlarına.

Batılı imtiyazlı güçler Kur’an’ın başta kendi halkları olmak üzere halklara ulaşmasını istemiyorlar. Kur’an ile halklar arasında engeller koymaya çalışıyorlar. İmtiyazlarını, iktidarlarını kaybetme korkusu yaşıyorlar. Bu yüzden Kur’an’a karşı çılgın bir öfke, korkunç bir nefret duyuyorlar. Kur’an’ın saygınlığını zayıflatmak, Kur’an’ı gözden düşürmek için her türlü alçakça yola başvuruyorlar.

Bu alçaklara karşı Kur’an’a sahip çıkmak tüm Müslümanların en elzem görevidir. Şu kesinlikle bilinmeli ki Kur’an’a yönelik saldırılar bir avuç ahmağın, birkaç psikopatın, bir grup sapığın işi değildir. Evet, onları kullanıyorlar bu işler için. Ancak her ferasetli akıl, her uyanık bilinç Kur’an’a yönelik alçakça saldırıların Batılı güç odaklarının bir projesi olduğunu ve gün geçtikçe bu saldırıların daha yaygın ve örgütlü hale geldiğini görebiliyor.

Kur’an, Müslümanlar için izzetin kaynağıdır. Kur’an, Müslümanların namusudur! Kur’an’a yönelik saldırlar, Müslümanların izzet ve namuslarına yönelmiş saldırlar demektir. O yüzden Müslümanlar her tür meşru yola başvurarak ve her türlü imkanı kullanarak, her türlü bedeli de göze alarak kendi namus ve izzetlerine sahip çıkmalıdırlar.

İzzet ve namusu ayaklar altında çiğnenen bir Müslüman için hayatın ne anlamı olabilir ki? Onun için yerin altı yerin üstünden hayırlı değil mi?

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *