Amerika, İsrail ve topyekûn Batı, İngiltere, Fransa,
Almanya, diğer Avrupa ülkeleri boyun eğdirmek, teslim almak, kendilerince yola
getirmek istedikleri ülkelere yönelik saldırılarda kendilerini hiçbir ahlaki
kurala bağlı hissetmiyorlar. Her tür
ahlak dışılığı, yanıltmayı, iftirayı, karalamayı, terörü, katliamı, çirkin
algıyı, doğruları tersyüz etmeyi meşru ve mubah görüyorlar.
Ve utanmadan bütün bunları saldırı altına aldıkları
ülkelerin iyiliği, geleceği, halkların özgürlüğü, insan hakları, demokrasi,
adil bir dünya için yaptıklarını söylüyorlar. Parasal olarak besledikleri,
kaynak aktardıkları, istihbarat teşkilatları vasıtasıyla örgütleyip
yönlendirdikleri teröristleri egemen oldukları medya organları vasıtasıyla
dünyaya özgürlük kahramanları olarak pazarlıyor, makamlarında onlarla
tokalaşıp, el ele tutuşarak poz veriyorlar.
Ve ne yazık ki saldırı altında olan ülkelerin halkları
dâhil, dünya halkları bu iğrenç algı ve yalanlara çoğu defa kanıp tuzağa
düşebiliyorlar. Geleceklerini ipotek altına almak isteyen, zenginliklerini sömürme
derdindeki emperyalist güçlere kurtarıcı gözüyle bakıp dosta düşman, düşmana
dost muamelesi yapabiliyorlar.
İslam dünyasındaki halkların, özellikle gençliğin yeterli
bilinç ve bilgiye sahip olamamaları, okuyup sorgulayan bir bilinç dünyasından
yoksun olmaları sebebiyle düşmanın işi daha bir kolaylaşıyor, Müslüman
toplumlar, İslam dünyasındaki gençlik düşmanın bedava propagandacısı konumuna
düşebiliyor.
Biz bu tuzağı ne yazık ki birçok ülkede gördük. Son
zamanlarda ise aynı film İran, Pakistan ve Türkiye’de oynanmaya çalışılıyor.
Mesela Türkiye… Türkiye’yi kana boyayan, şehirlerin en işlek
caddelerinde, sivil halka yönelik bombalı saldırılar gerçekleştiren -ki son
örneği İstanbul’da yaşandı- terörist yapılar Batı başkentlerinde özgürlük
kahramanları olarak ağırlanabiliyorlar. Yine Amerika, İsrail ve Avrupa bu
yapılara büro açıp, rahat çalışma imkânı sağlayabiliyor, lider kadrolarını
villalarda özel koruma altına alıp besleyebiliyorlar. Uçaklardan halkın üzerine
bomba yağdıran FETÖ lideri hala Amerika’da, göz kamaştıran bir çiftlikte
CIA’nın özel koruması altında yaşamını sürdürmeye devam etmektedir mesela. Yine
Amerikalı generaller PKK-PYD’nin liderleri ile gülümseyen pozlar verip onlara desteklerini
ilan etmekten çekinmemektedirler. Adeta görsel bir şölen eşliğinde PKK-PYD’ye
gönderilen tırlar dolusu silah işin cabası.
Ve Pakistan… Pakistan’ı her türlü yolla terörize edip
karıştırmaya çalışan Amerika ve Avrupa, işin arkasında onlar yokmuş gibi en üst
düzeyde açıklama yapıp güvenliğin olmadığı bir ülkede nükleer silahın
bulunmasının çok tehlikeli olduğunu söyleme küstahlığında bulunabiliyor.
İran zaten iki aydır gündemde… İran’ı karıştırıp zayıflatmak
için adeta topyekûn bir saldırı başlatmış bulunmaktalar. İran’ı dış saldırılara
açık hale getirebilmek için her yola, her algıya başvurmaktan çekinmiyorlar.
Biri kalkıp İran’ı özgürleştireceğiz diyor. Bir diğeri camileri, türbeleri
bombalayıp sivil halkı katleden terörist yapıların liderleriyle hükümet
saraylarında buluşup özgürlük kahramanları ilan etmekten çekinmiyor. Başkaları
kırk yıldır ambargolarla İran halkını açlığa, ilaçsızlığa, yoksulluğa mahkûm
eden onlar değilmiş gibi İran halkına dostluk mesajları gönderebiliyorlar.
Ne acıdır ki İslam dünyasındaki çoğu basın organı, aynı
çirkin saldırlar kendi ülkelerine yapılmasına rağmen Batılı emperyalist
odakların ağızlarıyla konuşup onların yalan kampanyalarına destek vermekten
çekinmiyor. Algı ve manipülasyonlarına alet olup kendi halklarının kandırılıp cellatlarını
kurtarıcı görmelerine yardımcı oluyor.
0 yorum