Amerika’nın ve Batının
emperyalist çıkarlarını korumak, yayılmacı emellerine hizmet etmek için kurulan
ve artık miadını doldurduğu söylenen NATO, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla
tekrar önemli olmaya başladı. Amerika’nın liderliğindeki askeri bir pakt olan
NATO, Batının Asya’ya yayılması için tekrar işlevsel hale getirildi.
NATO’nun şu anki amacı; büyük
ekonomik, sosyal, askeri krizler içinde bocalayan, dünya liderliğini Asya’ya
kaptırmak üzere olan Batı dünyasının tekrar ihtişamlı günlerine kavuşmasını
sağlamaktır. NATO bu uğurda üçüncü dünya savaşını bile göze almış durumda. Batı
uygarlığı çatırdıyor. Amerika ve Batı hasta adam artık… NATO bu hasta adamı
iyileştirmek, çökmek üzere olan kokuşmuş uygarlığı diriltmek için yeniden
yapılanıyor ve büyümeye, genişlemeye çalışıyor.
NATO, bu amacına, bu idealine en
büyük rakip ve düşman olarak bağımsızlık ve özgürlük yolunda gayret sarf eden
İslam dünyasını ve Rusya, Çin gibi Asya ülkelerini görüyor. Bu anlamda bağımsız
olmaya çalışan, kendi ayakları üzerinde durmak için çabalayan Türkiye de NATO
için bir düşman ve kontrol altına alınması gerek.
Rusya-Ukrayna savaşına kadar
Amerika ve Batı, Türkiye’deki bağımsızlık çabalarını, yerli kalkınma
gayretlerini baltalamak için birçok girişimde bulundu. Türkiye’yi karıştırmak,
hatta iç savaşa sürüklemek için korkunç 15 Temmuz ihaneti gibi darbe
süreçlerini bile devreye soktu. Türkiye’nin meclisini, başkentinin en işlek
caddelerini, en büyük kentini, sivil halkını füze ve bombalarla vuran
darbecileri bizzat Amerika, yani NATO yönetti. 15 Temmuz darbe girişimi
İncirlik Üssünde organize edildi.
NATO bunca ihanet ve alçaklıktan
sonra şimdi tekrar Türkiye’ye zeytin dalı uzatıyor. İki yıldır Sayın Erdoğan’la
görüşmeyi kabul etmeyen Amerika Başkanı iktidara methiyeler düzüyor,
Türkiye’nin ne kadar önemli bir ülke olduğundan dem vuruyor. Amerika, NATO,
Batı, İsrail ve onların İslam dünyasındaki uşakları Türkiye’nin değer ve
önemini sözde yeniden keşfediyor. Ziyaret üzerine ziyaret gerçekleşiyor.
Amaç belli aslında; Asya ile
Avrupa arasında coğrafik olarak bir köprü görevi gören ve Rusya’nın dibinde
olan Türkiye’yi güçlenen Asya’ya, bağımsızlık yolunda ilerleyen İslam dünyasına
karşı bir ileri karakol olarak kullanmak istiyorlar. Türkiye bu tuzağı görmeli
ve bu şeytani emellere alet olmamalı, bu yıkıcı tuzağın farkında olmalı.
Osmanlıyı yıkıma götüren İttihat ve Terakki’nin, Jön Türklerin düştüğü hataya
düşmemeli.
Osmanlı Devletinde ipleri ele
geçirmiş olan İttihat ve Terakki Cemiyeti eğer Birinci Dünya Savaşında taraf
olmasaydı, kör bir sevda ve taklitçiliğin peşinden gidip Almanya’nın safında
yer almasaydı, belki de bugün İslam dünyasının kaderi bambaşka olurdu. Birinci
Dünya savaşında büyük yara almış olan Batı zayıflarken İslam dünyası kalkınır,
bu süreçten daha da güçlü ve etkili bir şekilde tarihteki yerini alırdı.
Osmanlı yıkılmaz, İslam dünyası istila edilmez, on milyonlarca Müslüman vahşice
katledilmez, İslam dünyası bir asırdır hala devam eden askeri, ekonomik ve
kültürel bir sömürüye mahkûm olmazdı.
İttihat ve Terakki’nin, Jön
Türklerin Batı hayranlığı, kör Batı taklitçiliği İslam dünyasına yönelik bir
asırdır dış güçlerin zulüm ve sömürüsünü, korkunç istilasını beraberinde
getirdi.
Türkiye, bu tuzağa ikinci defa
düşmemeli. NATO, Türkiye’yi Batının istilacı emelleri için bir ileri karakol
haline getirmek istiyor. İslam ülkelerine, Asya ülkelerine yönelik bir büyük
savaşta, bir bölgesel veya dünya savaşında Türkiye topraklarını bir ileri
karakol olarak kullanmak istiyor. Böyle bir durum hem Türkiye için hem İslam
dünyası için hem Asya için büyük bir felaket olur.
Türkiye kendisini yem olarak
kullanmak, topraklarını bir savaş cephesi haline getirmek isteyen bu korkunç
tuzağı görmeli, Batının istilacı emellerine alet olmamalı.
0 yorum