Köleliğin tarihçesi hakkında
araştırma yaparken satır aralarında tarihte yaşanmış köle isyanlarını okumuş ve
şaşırmıştım.
Kölelerde isyan ediyormuş diye
düşünmeye başladım.
Fakat bütün köle isyanlarının
başarısızlıkla sonuçlanması da bana Malcom X’in şu sözünü hatırlatmıştı: ‘’Biz
siyahiler özgür olacaktık, içimizdeki zenciler olmasa…’’
Evet, ‘’korku, yaranma ve ödül’’
arasında kalan başka köleler tarafından ihanete uğramış ve isyanları
hayatlarına mal olmuştu.
Fakat beni asıl şaşırtan Roma
döneminde altmış gladyatörün başlatmış olduğu isyandı.
İsyanı bastırmak için gönderilen
iki roma lejyonunu yenen, Spartaküs ve yandaşlarının popülaritesi bütün Roma’ya
yayılıyor ve kısa bir zaman zarfında sayıları yüz bine yaklaşıyordu.
Uzun vadede Roma cumhuriyetine
derin etkileri olan bu isyan Spartaküs’ün öldürülmesiyle son buluyordu.
İsyanın bastırılmasından
sonra kölelerin altı bin tanesi çarmıha gerilmiş, geri kalanları ise işte burası
oldukça dikkat çekicidir, isyana katılan ve isyan edeceği şüphesi olan köleler
giydikleri kıyafetlere göre sınıflandırılmış böylelikle sürekli gözetim altında
tutularak bundan sonra olası isyanların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
İsyana meyilli insanların aynı
renk kıyafetlerle tek tipleştirilmeleri oldukça dikkatimi çekmişti; ancak
dikkatimi çeken bu uygulamanın günümüzdeki yansımalarıydı.
Geçen yazımızda köleliğin form
değiştirdiğini kısaca ifade etmiştik. İşte bu değişen sistem zihnimde biraz
daha belirginleşmeye başlıyordu.
Şöyle ki insanın bazı olaylar
sonucunda deneyimlediği duyguların sürekliliği ve özellikle kendisini önemli ve
ayrıcalıklı olduğunu düşündüren duyguların kalıcılığından yola çıkarak; insanın
kolay kolay efendi olmaktan vazgeçemeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Buradan hareketle bırakın
kolezyumda insan dövüştürmeyi; iki horozun dövüştürülmesini bile barbarca
olduğunu düşünen ve kanunla yasaklayan modern dünyanın modern insanı…
Diğer taraftan sanki her kuşağın
belli bir yaşa erişmesini bekliyorlarmış gibi neredeyse her on yılda bir
dünyanın bir veya birkaç ülkesi kolezyum’a dönüştürüyor, buradaki insanlara el
altından silahlar dağıtıyor, dünyanın farklı ülkelerinde isyana meyilli
insanların buralara gelmesinin önü açıyor ve birbirlerini öldürmelerini izliyor
gibiydi…
Böylelikle efendilik duygularını
tatmin etmiş, geriye efendiliklerini ilelebet devam ettirecek bir formül
bulmaları kalıyordu.
Bunun için geçmişte yaptıkları
gibi isyana meyilli olan köleleri sınıflandırmaları gerekiyordu.
Ama nasıl?
Zira ayaklarındaki prangalar
çıkarılmış ve insanlar özgür olduğunu düşünmeye başlamıştı. O halde özgür
düşüncelerinde köleleştirme sağlanmalıydı.
Aslında bunu başarmak daha
kolaydı, öyle ya ayağında her gün pranga gören biri; bir gün bu prangadan
kurtulmanın hayaliyle yaşayabilirdi; ancak somut prangalar yerine soyut
prangalar kullanmak, kişiyi bilinçaltında hapsetmek, özgürlük hayallerini de
elinden almak demekti…
Aslında ne demek istediğimizi
bırakalım bu işin uzmanı söylesin bize…
Modern köleliği, şöyle
açıklıyordu Gasset: ‘’modern kölenin ruhunun derinliklerinde ilkellik ve
barbarlığın yattığını, yarın diye bir şey olmadığını bütün hesaplarının bugün
üzerine olduğunu, kendi kararlarını verdikleri; ancak bir programlarının
olmadığını, Geleceğe yönelik hesaplar değil, rüzgârın yönüne göre şekil
aldıklarını, başlıca icraatları ortaya çıkan sorunları çözmek değil,
savuşturmak olduğunu, bu sebeple olanakları ve ellerindeki güçler muazzam olsa
da hiçbir şey yapılandıramazlar.’’ Diyor, bu görüşüne dayanak olarak da
Spartaküs isyanını gösteriyor ve Cicero’dan alıntıladığı şu sözle de devam
ediyordu: ’’ Spartaküs tarihe bir ders vermiştir ancak başarısıyla değil,
başarısızlığıyla. Roma’ya karşı ciddi tehdit oluşturmuş, iki Roma lejyonunu
yenmiş ama koskoca imparatorluk nasıl yönetilir diye bir düşüncesi
olmadığından, kaldıracağı düzenin yerine bir alternatif düşünmediğinden ve
hitap ettiği kitlenin hevesleriyle hareket etmesinden dolayı Crassus tarafından
mağlup edilmiştir”
Gasset ve Cicero haklı
olabilir miydi eğer haklı olsalar bile biz bunu nasıl bilecektik ki…
Belki şöyle bir örnek vererek
durumu açıklamaya çalışabiliriz.
Roma köleleri öldürmek yerine
onlarla masaya oturmayı seçseydi kölelerin talepleri ne olurdu?
Ağır iş koşullarının
hafifleştirilmesi mi?
Yoksa yaşam koşullarının
iyileştirilmesi mi?
Belki de doğuştan hakları olan
bazı haklarının iadesi olurdu…
Kim bilir belki de biraz mal mülk
veya küçük bir statü karşılığında diğer köleleri onlar adına kontrol etmeyi…
Olaya buradan bakınca çok da haksız
olmadıkları görülüyor…
0 yorum