Akıl nedir?
Bir kuşun onlarca odadan
oluşan ve yaklaşık yüzyıl dayanacak yuvalar inşa etmesi midir?
Ya da bir kunduzun onlarca
metre uzunluğa ulaşan barajlar yapması mı?
Belki de bir karınca türünün,
havadaki nemi, sıcaklığı ve karbondioksit oranını hesaplayarak yaptığı
derinliği 2-3 metreyi uzunluğu 9 metreyi bulan gökdelenler inşa etmesidir…
Büyük bir olasılıkla da
arının altıgen şeklinde petekler yapmasıdır ki bütün bunlar mühendislik isteyen
işlerdir…
Eğer bunlar akıl işiyse neden
hayvanlar insan familyasından sayılmıyor ve insan muamelesi görmüyor?
Öyle ya bizler de binalar
diker, barajlar yaparız, bizi ayıran fark ne?
Belki de bütün bu mühendislik
isteyen şeyler hem insanların hem de hayvanların kendi hayatlarını idame
ettirmek için kendilerine doğuştan Allah c.c tarafından verilen yeteneklerdir.
Peki ya bir örümceğin kendisi
gibi hayvanlar âlemine mensup başka bir hayvanı avlamak için kurduğu ağ, aklın
bir göstergesi olabilir mi?
Ya da bir aslanın avını
yakalamak için sinsice, dakikalarca kıpırdamadan avına yaklaşıp bir anda onu
yakalaması mı? Bunlara benzer hile ve tuzak kurma ustası yüzlerce hayvan türüne
rağmen neden hayvanlar akıllı sayılmıyor?
Oysa insanlar da türlü
tezgâhlarla, sinsice ve sessizce kendi familyasına mensup insanları kandırıp
tuzağa çekiyor üstelik bu davranışlarından dolayı çok zeki oldukları
vurgulanıyor.
Burada bir çelişki yok mu
sizce de?
Yukarıda yazdığımız
özellikler aklın göstergesiyse, neden iki türden biri insan olmakla
şerefleniyorken, diğeri hayvan kategorisinde sayılıyor?
Eğer bu özellikler hayvanlara
aitse, bu durumda insanların neden insan olarak yaşamaktan ziyade, hayvanlara
benzemeye çalıştığı sorusunu soramaz mıyız?
Şayet bu özellikler insana
aitse ve hayvanlar bunu taklit ediyorsa bu durumda hayvanların çok zeki olduğu
sonucuna varamaz mıyız?
Tıpkı Noam Chomsky’nin dediği
gibi: “Maymunların dili olup olmadığına dair on sekizinci yüzyılda yapılan
tartışmalarda, iddialardan biri, onların dile sahip oldukları ancak bu
yetilerini gösterdikleri takdirde insanların onları köle olarak
çalıştıracaklarını fark edecek kadar da zeki olduklarıydı. Dolayısıyla insanlar
etraftayken, sessiz kalmayı tercih ediyorlardı. Bu iddiayı hep sevmişimdir.” Bu
bir iddia olsa da bir anlamda insan ve hayvan arasındaki farklardan bir kaçına
işaret ediyordu. Hırs, açgözlülük ve efendi olma sevdası…
Sanırım bu duruma bir açıklık
getirebilmek için önce iki farklı türün aynı şeyleri yaptıkları halde onları
ayıran özellikleri bulmamız gerekiyor.
İmam Gazali’ye göre insan:
“akıbetini düşünerek hareket ettiği için "akıllı" sıfatını alır. Bu
da insanı, hayvandan ayıran bir özelliktir.”
Farabi: “Halkın kimi zaman
iyiyle kötüyü ayırmaksızın menfaatini elde etme yollarını iyi bilen kişilere
akıllı dediğini, kimi zaman ise dinin ahlâkî gerekliliklerini takip etmedikleri
için böylelerini akıllı değil de kurnaz gibi kelimelerle nitelendirdiklerini
belirtir.”
Hâris el-Muhâsibî ise:
“İnsanı diğer canlılardan ayıran, onu nazarî bilgileri öğrenmeye ve düşünceye
dayalı ince işleri yapabilmeye ehil kılan garîzedir…” diyordu.
Bütün bunlardan da
anlaşılacağı üzere, insanları diğer canlılardan ayıran temel fark bilinçtir…
Şöyle ki;
“Senin Rabbin bal arısına
şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan
kendine evler edin.” Diye emir buyuruyordu. Arı ve diğer canlılarda bilinç
olmadığından yuvalar yaparken malzemeden çalmayı düşünmüyor, Bütünüyle Allah’ın
emri doğrultusunda içgüdüsel ve fıtri davranıyorlardı.
Oysa Allah c.c insana da:
“Emrolunduğun gibi doğru ol!” ve “yeminlerinizi aranızda bir kandırma aracı
yapmayın” diye emir buyurduğu halde insanlar kendilerine verilen bilinç
nimetini vahye uydurmak yerine heva ve hevesine uydurarak malzemeden çalmayı
tercih ediyor ve Allah’ın şu emrine muhatap kalıyordu. “Biz insanı en güzel biçimde
yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık.”
İnsan tercihlerinin
karşılığını görecek.
Ya akıl oyunlarıyla devam
edip “yakiyn” ile buluşuncaya kadar kendini kandırma yoluna gidecek ya da
bilinçle yürüyüp fıtrat eksenine yerleşecek…
0 yorum