28 Şubat; uyanışa geçen,
toparlanan, kendi değerlerine sahip çıkan Müslümanları kaba kuvvetle sindirme,
etkisiz hale getirme girişimiydi. Amerika destekliydi, işgalci israil
destekliydi. 28 Şubat İslam'la savaşmanın adıydı. İslami yaşam tarzını, Allah
merkezli kültürü toplumun hayatından çıkarma, toplumu dinsizleştirme ve
ahlaksızlaştırma süreciydi.
Bu süreç zarfında Müslüman kişi
ve gruplara yönelik adeta bir cadı avı başlatıldı. İslami kesimlerin tüm
kazanımları ellerinden alınmaya çalışıldı. Dindarlar yönetimden, meclisten,
bürokrasiden, ordudan, medyadan ayıklandı. Dindarlık suç sayıldı. Dindar
etiketli olmak, sakallı olmak, namaz kılmak, tesettürlü akrabalara sahip olmak
işten atılmaya, mağdur edilmeye, terörist muamelesi görmeye yeterli delil
sayıldı. Milli Eğitim kesintisiz sekiz yıla çıkarılarak Kur'an kurslarının,
İmam Hatiplerin önü kesildi. Eğitim sistemi ateistlerin, laik Kemalist ve
solcuların insafına bırakıldı.
Bir kaç yıl içinde inançsız,
ahlaksız, şehvetperest, ülkelerinin kaderiyle hiç ilgilenmeyen, Batı hayranı,
hippi kılıklı, bütün hayalleri kadın, spor ve müzikten ibaret olan nesiller
türedi. Türkiye'nin en dindar taşra kent ve kasabaları bile bu gençlerden
geçilmez oldu.
O karanlık günlerin acısını,
tahribatını, yol açtığı savrulmaları hala iliklerimize kadar hissediyoruz. O
günlerde kangren olan toplumsal ahlak hala kan kaybediyor, yaralar kabuk
bağlasa bile dipleri irin dolu. Bu anlamda İslam davetçilerine, İslam’ı dert
edinmiş Müslümanlara, toplumu İslam’la, Allah’la barıştırmak isteyen aydın,
yazar, hatip ve gayretli âlimlere çok iş düşüyor. Yol uzun, iş çok, durup
dinlenmeye, karamsarlığa ise hiç vakit yok.
28 tarihi bütün bunları
hatırlattı bana. Evet, yine bir 28 Şubat günündeyiz. 28 Şubat denilince ister
istemez o karanlık günlere zihni gidiyor insanın. Batının İslam’la savaş
projesinin start aldığı o kahrolası günlere… Aslında Batının İslam’la savaşı
yeni değil. Osmanlının gerileme dönemlerine kadar gidiyor. Ama asıl savaş
Osmanlının yıkılışıyla başladı.
Osmanlının yenilgisiyle biten 1.
Dünya Savaşı'ndan sonra Batı, İslam topraklarını işgal etti. Uzun yıllar bu
işgaller sürdü. İslam adına, İslam uygarlık ve medeniyeti adına ne varsa yok
edilmeye çalışıldı. Halklar, genç nesiller İslam'dan uzaklaştırıldı. Demokrasi,
Liberalizm, Kapitalizm, Marksizm, Faşizm, Milliyetçilik, Nihilizm, gibi batı
menşeli, batı yaşam tarzını dayatan ve temelde birbirinin aynı olan düşünce
akımları devletler eliyle yaygınlaştırıldı. Kurtarıcı, mutluluk ve refah
sağlayıcı birer ekol olarak sunuldu. Bu mekteplerin ortak paydası Müslüman
halkları Allah'tan uzaklaştırmak, materyalist, inkârcı düşünceyi hayata hakîm
kılmaktı. Allah inancını, ahiret inancını kalplerden silmek, toplumları mide ve
şehvetlerinin kölesi kılmaktı. Ne zaman halklarda bir kıpırdanma olsa ve bu
batıl ekollere sırtlarını dönüp İslam`a yönelmeye kalkışsalar Amerika, işgalci İsrail ve Batı`ya bağlı yerli uşakların elleriyle 28 Şubat tipi darbeler
yürürlüğe konuldu.
0 yorum