0

 

Kur’ an-ı Azim u Şan’ın isimlerinden bir tanesi de ‘ Furkan’dır. Furkan birbirinden ayırmak demektir. Yani Hak ve batılı birbirinden ayırdığı için bu adı almıştır. Hakkı hak olarak bilip ona tabi olmayı, batılı batıl olarak tanıyıp ondan gereği gibi kaçınmayı Furkan sayesinde öğrendik.  Çünkü ’’Hak geldi, batıl zail (yok) oldu, zira batıl zail (yok) olmaya mahkûmdur.’’  Emr-i İlahi gereğince , ‘’Hak güneşi doğduktan sonra, tevhid aydınlığı etrafı kapladıktan ve iman nuru insanları gerçeğe ulaştırdıktan sonra; ’’batıl’’ karanlığı yok olmaya, insanı çevreleyen nefsanî düşünce ve şeytani vesveselerin kara bulutları dağılmaya mahkûm olacaktır.

Çünkü karanlıkların korkusu, aydınlığın ortaya çıkacak olmasıdır. Karanlık aynı zamanda korkaklıktır, köksüzlüktür, dayanağı ve cesareti de yoktur. Bundan dolayı karanlık/batıl mertçe ortaya çıkmaz, sahip olduğu düşünceyi delilleriyle açıklayamaz, haklı gerekçelere dayanmadığından kendinden emin bir şekilde, cesaretle orta yerde duramaz.

Ancak karanlık /batıl korkaklığından ve dayandığı mesnetsiz delillerinden dolayı sinsice ortaya çıkar, vesvese verir, şüphe uyandırır ve bu şüphelerle insanların zihinlerini bulandırarak yoldan saptırmaya, karanlığa doğru yönlendirmeye çalışır. Bu çalışmasında o kadar ürkek ve acelecidir ki, aydınlık/hak gelmeden her tarafı kaplamayı, bütün insanları kuşatmayı ve fitne tohumlarını akıl baliğ olmayan çocuklara varıncaya kadar ulaştırmayı amaç edinir.

Batılın bu çalışmasında, çok acelesi vardır. Kısa süre içerisinde her tarafa ulaşmaya ve olabildiğince tesirli bir tahribat yapmayı hedeflemektedir. Bu hedefe varmada, nur/hak doğdu doğacak endişesiyle, olabildiğince pervasız bir saldırı, hayâsız bir dillendirmeyle çabalarını artırmaktadır.

Ancak, Sünnetullah işleyecek, nur ortaya çıkacaktır. Furkan/Kur’an ziyasıyla ortalığı aydınlatacaktır. Çünkü Hak, Furkan nurunun aydınlatılmasıyla batılın karanlığını yarmıştır. Dayandığı ilahi kökleriyle ‘’Hak’’lılığı ortaya çıkmış, iman cevherinin cesaretiyle vesvese ve şüpheleri bir bir ortadan kaldırmıştır. Hakk tabiatı gereği merttir. Hiçbir şeyi saklı tutmaz, gizli gizli vesvese vermez, şüphe uyandırarak düşünceyi tahrip etmez. Bilakis bütün aydınlığıyla orta yere çıkar, güneşin aydınlığı gibi gerçekleri beyan eder ve bu gerçeklerin herkese ulaşması için samimi bir şekilde uğraş verir. Çünkü nur haklılıktır, haklı olan korkmaz, korkmayan ise söylemek istediğini cesaretle söyler. Zaten aydınlıkta bir şeyler saklamak, gizli saklı işler çevirmekte mümkün değildir. Hakikat güneşinin parladığı ortamlarda tevhid vardır, adaleti tesis etmek,  kardeşliği bina etmek, huzur ve emniyeti sağlamak ve ibadet etme ortam ve imkânının oluşturulması amaçlanmaktadır.

Furkan’ın ışığıyla ortaya çıkan hakikat, yakin bir ‘bilgi’ sahibi olmayı da beraberinde getirir. Bilmek, farkında olmak, bilinçli olmayı gerektirir. Bilinç ve şuurun hâkim olduğu bir insan ‘’hakikat’’ten ayrılmayacak, Furkan’ın ışığını daima takip edecektir. Nurlu bir yolun takipçisi olan insanın, korkak karanlıklara, ürkek vesveselere prim vermeyeceğini,  Kur’an’ın  hakikat güneşinin parlak aydınlığı varken, karanlık yolların vesveseli  girdaplarında dolaşmayacağını söylemek gerekir.

Çünkü aydınlığın lezzetini görüp, hidayetin o güzel tadının farkına varanlar, Allah (c )’a gereği gibi kul olma erdem ve izzetini elde edenler, O’na ibadet etme aşkına tutulanlardır. Peygamberine sevdalananlar, O’nun sünnetini yeniden diriltmek için, siyer-i Nebiyi satır satır okuyanlar,  rüyalarında O’nu görme heyecanında olanlar, ahidlerine bağlı kalarak dosdoğru yol üzerinde menzillerine ulaşacaklardır.

 

Furkan’ın /Kur’an’ın rehberliğinde hidayeti bulmuş, batılın vesvese ve şüphelerini fark edip onlardan kaçınmayı ve bunların kötülüğünü idrak edip, hakka daha bir sarılanlara selam olsun. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *