0

 

Son zamanlarda Türk dizilerinin başarılarından, dışarıya ihraç edilmelerinden ve yüksek miktarda para kazanmalarından bahs ediliyor.  Artık büyük maliyetli prodüksiyonların yapıldığı, büyük ilerlemeler kayd edildiğinden dem vurularak batıdaki emsallerinden hiç de geride kalmadıkları vurgulanmaya çalışılmakta.

Diziler toplumun değer yargılarına, örf ve adetlerine uygun çekilirse, eğitici ve bilgilendirici yönü ön planda tutulursa toplumun ıslahı yönün bir araç olabilir. Yok, eğer toplumun değer yargılarına tamamen ters bir anlayışla bu diziler çekilirse o zamanda toplumun ifsadı yönünde bir araç olacaktır.

Türk dizilerinin çekiliş amaçlarına baktığımızda, toplumun değer yargılarını önemseyip ona göre senaryolarını hazırladıkları ve manevi dinamiklere azami derecede hassasiyet gösterdikleri söylenemez. Bilakis düşmanca bir tavır sergileyerek bu toplumun ne kadar manevi değeri varsa önemsizleştirip tahkir etme, itibarsızlaştırıp yok etme amacını güttüklerini görmekteyiz.

Dizilerin içeriğine baktığımızda İslam’ın haram saydığı, gayrı meşru gördüğü ve ahlaksızlık olarak nitelendirdiği ne kadar fiil varsa, gündelik hayatın bir parçasıymış gibi işlenmekte ve uygar bir toplumun olmazsa olmazı olarak vurgulanmaktadır. Sanki Müslüman bir topluma yönelik bu diziler hazırlanmıyor da küfür ehli bir topluma yönelik hazırlanıyor gibi görülmektedir.

Ahlaksızlık bir yaşam biçimi olarak takdim edilmekte, örf ve adetler yok sayılarak gayrı meşru ilişkiler ön plana çıkarılmakta, geçinmek adı altında hırsızlık ve uyuşturucu kullanımı özendirilmekte ve insan öldürmeyi çok basite indirgeyerek yaşama hakkına kast etmeyi yaygınlaştırarak insani ve İslami olan değerleri yok etmeyi amaç haline getirmektedirler.

Hele kötülüğün anası olarak nitelendirilen içki sahnelerinin oldukça özendirilerek çekilmesi, buna karşılık sigara sahnelerinin sansürlenmesi garabeti her halde Türk dizilerinin hangi süfli emeller doğrultusunda çekildiği daha bir anlaşılmaktadır.

İçeriklerinde bütün kötülüklerin serbest olduğu ve bütün iyiliklerin yasak olduğu bu diziler sadece toplumumuzu ifsat etmiyor, maalesef dışarıya ihraç edilmekle de (sadece İslam ülkelerine satabiliyorlar) diğer toplumların da ifsat edilmesi çabası ortaya çıkmaktadır. Geçen Pakistan’da Türk dizilerinin tahribatı, gençlik ve özellikle bayanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden bahs edilmekte ve buna karşı tedbir alınması veya yasaklanması noktasında tartışmalar yapılmakta idi.

Batıda çekilen dizi ve filmler de Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın özendirilip kutsandığı ve bu dinlere ait sembol ve motiflerin olumlu bir şekilde işlendiği, din adamlarının saygı gördüğü, mabetlere hürmet edildiği görülmektedir. Türkiye de çekilen dizi ve filmlere baktığımızda ise İslami hiçbir değere önem verilmediği gibi dini ibadetlerin ve din adamlarının alay konusu edilerek cehaletin ve kötülüğün sembolü olarak gösterdikleri görülmektedir.

Kültürel özlerinden kopuk bir avuç azgının, toplumun değerlerine pervasızca savaş açmaları ve bu değerleri yok etmeye yönelik çirkin emellerini gerçekleştirme zemini olarak bu dizileri seçmeleri tamamen bir projenin ürünüdür. Bu hususta toplumun uyanık olması ve bu dizileri izlemeyerek protesto etmesi gerekmektedir.   

 

 

 

 

 

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *