Şeytani güçlerin en büyük silahlarından biri hiç kuşkusuz
fitne politikaları, Müslümanların içine düşürüldüğü parçalanmışlık,
dağılmışlık, kardeşler arasındaki iç çatışmalar, iç savaşlardır. Bu durum ne
yazık ki Müslümanların da zayıf noktasıdır. İslam düşmanları, sömürgeci güçler,
İslam âleminin zenginliklerine göz dikmiş barbar, istilacı Batılılar
Müslümanların bu zayıf noktasını her defasında kullanmış ve başarılı sonuçlar
elde etmiştir.
Dış güçlerin saldırısına uğrayan Müslümanlar, iman, cihat ve
şehadet bilinciyle kuşanarak düşmana karşı kahramanca savaşmış, hiçbir
fedakârlıktan çekinmemiş, canlarını seve seve feda etmiş, düşmanı geldiğine
pişman etmiştir. Bu anlamda zafer üstüne zafer kazanmıştır Müslümanlar.
Müslümanların karşısında tutunamayan şeytani güçler kaçmaktan başka çare
bulamayacaklarını anlayınca Müslümanları zayıf noktalarından vurmaya çalışmış,
Müslümanları birbirlerine düşürmüş, böylece Müslümanların zaferlerini hezimete
çevirmiştir.
Bu acı durum birçok İslam coğrafyasında tekrarlanmasına
rağmen ne yazık ki Müslümanlar bundan ibret almamış, aynı delikten sayısız defa
ısırılmış ve ısırılmaya devam edilmektedirler.
Bunun en acı örneğini Afganistan’da yaşıyoruz. Afganistan bir
zamanlar İslam medeniyet ve kültürünün beşiği olan ülkelerden biriydi. Müslüman
Afgan halkı yüzlerce âlim, düşünür, bilim adamı yetiştirip insanlığa armağan
etti. Afgan halkı asırlardır imanı, samimiyeti, gayreti, takvası, çalışkanlığı
ve özellikle cesareti ile meşhur olagelen bir halktır. Şimdi de aynı
özelliklere sahip bu aziz halk dünyanın iki süper gücünü, iki şeytani gücü dize
getirdi. Büyük imkânsızlık ve mahrumiyetler içinde olmasına rağmen destansı bir
kahramanlıkla direnerek bu şeytani güçlere teslim olmadı.
İlk önce Sovyet işgaline direndi Müslüman Afgan halkı. Afganistan’daki İslami hareket, kahraman
Afgan halkını da arkasına alarak yirminci asrın en büyük destanlarından birini
yazdı. Birçok çağdaş tarihçi zalim, despot, insanlık düşmanı, fıtrata aykırı
Komünist Sovyet rejiminin yıkılıp dağılmasının en büyük etkenlerinden birinin
Afgan cihadı olduğu konusunda hemfikir…
Büyük şeytan Amerika da Müslüman Afgan halkının direnişine
daha fazla dayanamayarak defolup gidiyor işte! Ama ne yazık ki Sovyetlerin
kovulmasından sonra yaşanan kahredici talihsizlik tekrarlanacak gibi. O acı
olayları, Amerika’nın işgaliyle sonuçlanan kardeş savaşını hepimiz
hatırlıyoruz. Sovyetler kovulduktan sonra Müslümanlar zaferlerini İslami bir
hükümet kurarak taçlandıracakları, birlik ve vahdet içerisinde Afganistan’ı
aydınlık yarınlara taşıyıp büyük acı ve mahrumiyetler içindeki halklarının
yaralarına merhem olacakları yerde birbirleriyle savaşa tutuştular.
Kavmiyetçilik, mezhepçilik, kabilecilik, particilik, grupçuluk hastalıklarının
içinde boğulup kurtardıkları ülkelerini bu defa kendileri kan banyosuna
boğdular.
Müslümanlar için bir övünç kaynağı olan Afgan cihadı ne
yazık ki bir utanç kaynağına dönüştü. Öyle ki büyük şeytan Amerika bu iç savaş
ve kardeş kavgasını bahane ederek bu defa kendisi Afganistan’ı işgal etti.
Mazlum Afgan halkına, zulüm ve sömürü altında her türlü mahrumiyeti yaşayan
Afganlı kadın ve çocuklara bu defa vahşi Amerikalı askerler musallat oldu.
Afgan halkına yönelik katliam ve vahşetler kaldığı yerden devam etti.
Afgan halkı yine direndi, pes etmedi ve büyük şeytanı kaçmak
zorunda bıraktı. Ama Amerika arkasında bir sürü fitne projesini bıraktı.
Korkarım Müslüman Afganlılar aynı hile ve tuzaklara tekrar düşecekler. Duamız
bunun tekrarlanmaması, Afganistan’daki tüm kesimlerin, tarafların kardeşçe bir
araya gelip hem ümmetin hem de kendi mazlum halklarının yüzünü ağartmalarıdır.
Dünya Müslümanlarının, kendi mazlum halklarının Afganistan’daki İslami
hareketlerden beklentisi budur.
0 yorum