0

 

            Mekke küfür devletinin ileri gelenleri, peygamberlik nurunu söndürmek için ellerinden gelen her türlü gayreti göstermeye gayret edeceklerine olan kararlılıklarını her fırsatta ortaya koyarlarken, bu ilahi nuru her ne pahasına olursa olsun sahipleneceklerini deklere eden kişilerde, kendilerini göstermeye ve bu davaya sahip çıkacaklarına olan samimiyetlerini dile getirmeye çalışıyorlardı.

            Her ne hikmetse hakkın hakim olmasını sağlamaya ve onun safında yer almaya gayret edenler, tarihin her sayfasında sosyal, sayısal, ekonomik ve imtiyaz sahibi olma bakımından hep azınlıkta olmalarına rağmen, Mekke şirk devletinde de bu durum özelliğini kaybetmemiş, hakkın safında yer alanlar yine azınlık ve zayıf kesimi oluşturmaya devam etmişlerdi. Ancak inen her kutsal emir, bu zayıf ve azınlıkta olan şahısların kalbine şu mesajı yerleştirmeyi o kadar becermiştir ki, (Ama kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: “Sayıca az nice topluluklar var ki; Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir. Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir. Bakara suresi:249.Ayet) bu azınlık gurubu imanlarının üstüne her gün daha fazlasını koymaya devam etmişlerdir.

Ancak azgın zalim taife, tarihin her döneminde olduğu gibi zulüm üzerine inşa ettiği saltanatlarına karşı çıkan ve insanlığa adaletten başka sunacak hiçbir sermayeleri olmayan mustazaflara karşı, tüm kuvvetlerini birleştirmiş ve onlara karşı imha edici bir tavır takınmışlardır.

Mekke küfür devletinde inanç sahibi mazlumlara işkence ve zulmün her çeşidini sergilemekten geri kalmayan zalimlere karşılık mazlumlar, son çare olarak yurtlarını terk etmekten başka önlerinde hiçbir seçenek bulamayınca, maalesef yurtlarını da sırf inançlarını daha doğru yaşamak uğruna terk ettiler; ama bu terk ediş ölüm korkusundan kaynaklanan bir kaçış değil, sadece strateji geliştirmeye yönelik bir mekan değişikliği idi. Ama tarihin her döneminde gözleri ve kalpleri kara olan zalimler, bu yer değiştirmenin iç sırlarına vakıf olamadıkları gibi, başlarına gelebilecek ve saltanatlarına son verecek bir geri dönüş planını da maalesef anlayamadılar.

Yurtlarını terk edenler ise peygamberlik halkası etrafında tek önderlerinin yanında öylesine sağlam durdular ki, tarihte gelecek bütün kıyam önder ve erlerine büyük bir örneklik sergilediler. Mekke küfür devleti liderlerinin ve benzerlerinin yanında duruş sergileyenlerin bu durumu maddi bir çıkara dayanırken, yurtlarını ilahi dava uğruna terk edenlerin bir tek gayeleri oldu, o da: Allah’ın rızasını kazanmak. Yani tüm beşeri ideoloji ve felsefi akımlarda bir araya gelenlerin geliş sebebi maddi bir çıkara dayanırken, peygamberlik halkası etrafında toplananlar hiçbir maddi kazanç peşinde koşmadıkları gibi, bazı servet sahipleri de bu uğurda ellerindeki tüm servetlerini karşılık beklemeden harcamaktan geri kalmadılar.

Aslında geçmiş tüm peygamberler ve onlara inananların hayatlarını dikkatlice inceleyecek olursak, Mekke şirk devleti ve onun ileri gelenlerinin yaşantısı ile tevhit mücadelesinde bulunanların yaşantısı birbirlerinin kopyası şeklinde kendisini gösterecektir. Yani tarihte meydana gelen “iman ile küfür” tüm mücadeleler bir tek gayeye dayanmaktadır: İnsanlar ya peygamberlerin safında yer alıp Allah’a karşı iyi bir kul olacaklar, ya da zalimlerin safında yer alarak Allah’ın dininin gelişmesine ve insanlar arasında gelişmesine engel olacaklar.

Maalesef Mekke şirk devletinin ileri gelenleri, kendilerinden çıkan son peygambere iman etmeleri gereken bir yerde, Allah’ın kendilerine sunmuş olduğu bu kurtuluş müjdecisinin kıymetini bilemediler ve onun safında yer alma bahtiyarlığına ulaşamadılar.

Onların bu acıklı durumları kıyamete kadar gelecek olan ve ahir zaman peygamberinin geldiğinin haberini alan tüm insanlar için büyük bir ibret ve örneklik teşkil etmektedir.

Yani hak peygamberin safında yer almak için illaki onun zamanında yaşamış olmak gerekmez. Yeter ki son peygamberin öğretilerine kulak verilsin ve insanlığı kurtuluşa erdirecek mesajlarına uyulsun. İşte o zaman görülecek ki ilahi davaya sahip çıkmak için Mekke’de yaşamak o kadar da önemli olmayacak. Yeter ki o kutsal davanın bir ferdi olmak için insan biraz istekli olsun yeter.

Mekke küfür devletinin ileri gelenlerinin mazlumlara karşı verdikleri imha ve engelleme mücadelesi halen devam etmektedir ve gayret sonsuza kadar da devam edecektir ama, zalimler şunu da bilmeliler ki, sonsuza kadar da bu kutsal davayı her ne pahasına olursa olsun sahiplenecek mazlum ve mustazaflar da olacaktır.

 

Allah’ım sen bizi mustazaflardan eyle. ÂMİN

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *