482

Bu bayrama da kanlı gözyaşlarıyla girdin ey sevgili vatanım, ey Kudüs! Kısmetinde bu bayram da ağlamak varmış ey ümmetin sevgilisi, ey Allah’ın mukaddes kıldığı şerefli belde! Gözyaşlarını dindirecek, acılarına son verecek, esaret zincirlerini kıracak, özgürlerin mabedi kılacak yiğitler bu bayram da amaçlarına, arzularına ulaşamadılar.

Bu ümmetin en yiğit evlatları, sana âşık kahramanlar birer birer toprağa düşüyor, kanlarını sana hediye ediyorlar, sen sevgilinin uğrunda canlarını fütursuzca kurşunlara, bombalara siber ediyorlar. Her gün gencecik bir beden kurbangaha talip olup Rahman’a uçuyor. Kadınlar, erkekler, çocuklar, hatta yaşlılar seni bir nebzecik de olsa sevindirmek, acını dindirmek, özgürlük günlerini çabuklaştırmak için gözlerini kırpmadan, güle oynaya koşuyorlar ölüme… Lanetli çetenin karanlık zindanlarında prangalı eller ve ayaklarla işkenceden işkenceye uğratılmak korkutmuyor onları. Şehit oluyorlar, zindanlara atılıyor, yıllarını esaret altında geçiriyorlar. Dul kalıyorlar, evlat acısı yüreklerini dağlıyor, yetim ve öksüz büyüyorlar, evleri yıkılıyor, bağ, bahçe ve ekinleri yakılıp küle savruluyor.  Ama durmak nedir bilmiyorlar. Aht etmişler, kanlarının son damlasına kadar savaşmaya, seni özgür görmek için ne gerekiyorsa yapmaya…

Ağlıyorsun değil mi ey Kudüs! Evlatlarının yalnızlığına, kimsesizliğine bakarak ağlıyorsun… Her gün, her Allah’ın günü Filistin’in her köşesinde, Gazze’de, Ramallah’ta ve her yerde zulme ve katliama uğrayan çocuklarının feryatları, yardım çığlıkları karşısında ümmetin sessizliğine, duyarsızlığına, vurdumduymazlığına bakıp ağlıyorsun.  Ümmetin korkaklığından, ilgisizliğinden, cehaletinden, dağınıklığından utanç duyup sitem ediyorsun.

Biliyorum, sitemlerin beni utanç içinde eritiyor. İniltili feryatlarınla yağmur gibi yağdırdığın sitemlerinle ümmet için ağıtlar yakıyorsun. Ve şaşkınsın! Sesinin, feryatlarının, yardım çığlıklarının karşılıksız kalması şaşırtıyor seni…

Biz sağırları oynuyoruz sana karşı ey sevgili! Yardım çığlıkların betondan duvarlar gibi katı gönüllerimize çarpıp geri dönüyor. Yüreğimizi harekete geçirmiyor, dünya sevgimiz seninle aramızda kalın setler örüyor. Korkuyoruz… Canımızı, malımızı, makamlarımızı, çıkarlarımızı, sevdiklerimizi, rahatımızı kaybetmekten korkuyoruz. Cennet sevgimiz, cehennem korkumuz, şehadet aşkımız sadece dillerimizde ey Kudüs! Dünyayı sana tercih ediyoruz. Rahatımızı sana tercih ediyoruz. Senin için izzetle direnip özgürlüğün için savaşmak yerine zillet içinde dünyaya kul olmak bize daha sevimli geliyor.

Ah şu feryatların olmasaydı! Kulak zarımızı parçalayan şu haykırışlarından kaçabilseydik. Şehid Şeriati gibi, “ Sizi rahatsız etmeye geldim!” dercesine vicdanlarımızın tam orta yerine bomba gibi düşüp paramparça etmeseydin. O zaman cehalet elbisesine sarınır, bilmezlik uykusunun kucağına koşar, haberimiz yoktu bahanesine sığınır, kahrolası vicdanlarımızı rahatlatmanın yoluna giderdik.

Ama yok işte, senin kahraman evlatların her gün başlarını gülümseyerek cellâtlara uzatıyor, kanlı cesetlerinden ümmetin uyuşuk yüreklerine, şaşı gözlerine mübarek kanlarını fışkırtarak onlara bahanelerin yolunu kapatıyor. İşte biz buradayız diyorlar. Sizin için, izzetiniz için, özgürlüğünüz için, ilk kıblenizin esaretten kurtuluşu için, acı ve musibetlerinizin kaynağı fitne çetesini imha için, birlik ve vahdetiniz için, aydınlık yarınlarınız için biz bir avuç Filistinli, aç ve çıplak bir avuç özgür mümin, yalnızlık ve çaresizliğimize aldırmadan savaşıyoruz, direniyoruz, şehadete koşuyoruz diyorlar. Siz nerdesiniz? Allah için nerdesiniz? Neden sesiniz çıkmıyor? Sizin için savaşıyor, sizin için ölüyoruz. Kendiniz için bile olsa gelmeyecek misiniz diye feryat ediyorlar…

Sevgili Kudüs, bu bayram da kısmetine hüzün düştü! Kim bilir daha kaç bayram duvarlarında ağıtlar yükselecek, gökleri gazaba getiren…  İç ihtilaflar içinde boğulup enerjilerini birbirlerine karşı tüketen Müslümanlar öfke ve düşmanlıklarını zilletlerinin, perişanlık ve esaretlerinin, dağınıklık ve mazlumiyetlerinin gerçek suçlularına, emperyalist Haçlılara, büyük şeytan Amerika’ya, lanetli Siyonist çeteye, vahşet ve katliam uygarlığının anavatanı Avrupa’ya yöneltmedikçe senin kısmetine hep esaret, hep acı, hep hüzün, hep gözyaşı düşecek ey Kudüs, ey sevgili!

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *