482

Yine bir gün bu ziyaretlerin birinde zalim sultan dayanamadı. Sitem dolu bir sesle:

--- Efendim! Diye konuştu. Ben ki bu ülkenin sultanıyım. Emrimde ordular var. Saraylara, hazinelere sahibim. Buna rağmen dağları, ovaları aşıp bu ıssız mağaraya seni ziyarete geliyorum. Ama her defasında benden yüz çeviriyorsun. Yüzüme bile bakmıyorsun. Neden bunu bana yapıyorsun?

Hüdadost zalim sultanın sitem dolu sözleri üzerine birden bire ona döndü. Hiddet ve nefret dolu bakışlarını zalim sultanın üzerine dikti. Sonra hiç konuşmadan gitmek istedi. Lakin zalim sultan onun yolunu kesti. Uzun cübbesinin ucundan tutarak adeta yalvardı.

--- Ey mübarek adam! Bana olan bu nefretin, öfkenin, düşmanlığın niçin? Ne yaptım ben sana? Makama, mevkie, dünya malına değer vermediğini biliyorum. Senin gözünde bir sultanla bir çobanın farkı yok. Ben senden…

Hüdadost, cübbesinin ucunu sultanın ellerinden sertçe çekerek:

--- Ne istiyorsun benden? Dedi küçümser bir tavırla.

Zalim sultan:

--- Herkese davrandığın gibi bana davranmanı istiyorum, dedi. Bana özel bir muamele yapma.

Sonra sesini yumuşatarak:

--- Farz etki ben bu ülkenin sultanı değilim! Diye konuştu. Benim de bir insan olarak senin kapına gelen bir yoksul kadar da şerefim yok mu? Neden bana yüzünü ekşitiyorsun? Herkese davrandığın gibi bana da davran…

Hüdadost hoşnutsuzlukla mırıldandı.

--- Seni sevmiyorum! Beni ziyaret etmeni de istemiyorum.

Zalim sultan hemen atıldı.

--- Ama ben seni seviyorum! Sevmesem bunca meşakkate, sıkıntıya katlanıp ormanları, sarp yamaçları aşıp ayağına gelir miydim?

Hüdadost başını üzüntüyle salladı.

--- Sen benim şöhretimden yararlanmak istiyorsun! Dedi. Beni sevebileceğine inanmıyorum. Beni sevseydin, benim dostlarımı da, kardeşlerimi de severdin!

Zalim sultan:

--- Senin sevdiklerin kim? Diye sordu.

--- Fakirler, mazlumlar, bu ülkenin Müslüman halkı… Sen hem beni sevdiğini söylüyorsun hem de benim dostlarıma, ülkemin halkına zulmediyorsun. Senin yüzünden on binlerce insan perişan oldu. Zindanlara düştü. Buralardan kaçıp hicret etmek zorunda kaldı.

Bu tokat gibi sözler karşısında ne cevap vereceğini bilemeyen zalim sultan bir müddet bocaladı. Sonra kekeleyerek:

--- Ama ben gerçekten seni seviyorum! Diye bağırdı.

Hüdadost ikiyüzlü, arsız sultana öfke içinde:

--- Bense seni hiç sevmiyorum! Diye cevap verdi. Benim gibi bir Allah taraftarının, Allah’a âşık birinin halkına eziyet eden bir zalimi sevmesi mümkün değildir. Allah da seni sevmez! Çünkü Allah zalimlerin düşmanıdır! Eğer gerçekten samimiysen tövbe et, zulümden vazgeç! Adaletli, dindar bir yönetici ol! Dağları aşıp benim elimi öpemeye geleceğine git halkını sev. Onlara iyi davran. Eğer halkın seni severse ben de seni severim. Her şeyden önemlisi Allah da seni sever!

Zalim sultan bilge âlimin cesur sözleri, kafasına tokmak gibi inen nasihatleri karşısında boynunu büktü. Derin düşünceler arasında geri dönüp sarayının yolunu tuttu.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *